Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEM Parti heyetini kabul etti. Bu kabul Türk devletinin meseleye bakışını özetlemekte. Görüşme sonrası verilen fotoğraf da bunu gösteriyor.
1990'da kurulan Halkın Emek Partisi'yle başlayan hareketin geçirdiği aşamalar ve yaşadığı tecrübeler süreci bugünlere getirdi. DEM Parti'nin terörün gölgesinden kurtarılması ve sisteme entegrasyonu önemliydi. Önümüzdeki haftalarda bu başlıkta yaşanacak gelişmeler Ankara'daki iç cephe vurgusunun sonuçları olacak.
Bölgede yaşanması mümkün risklere karşı Türk-Kürt ittifakı sınırlarımızın ötesinde de sürecek görünüyor. Ankara'da geliştirilen İmralı formülü elbette içerde demokratikleşme adımlarına katkı sağlayacak ancak asıl hikaye sınır ötesinde.
Suriye'de Riskler
Suriye'nin geleceği birçok ülkeyi ilgilendiriyor. Lübnan veya Irak benzeri bir Suriye elbette İsrail'i rahatlatacak. Suriye anayasasından 4 parça çıkarmak Tel Aviv'in en büyük arzusu. Ankara ise Suriye'nin bütünlüğünü savunuyor.
Türkiye, Suriye'de istikrarı sağlamak ve Şam hükümetini muktedir kılmak için çaba harcıyor. Bunun tersi çaba harcayanlar da var. Eğer Ahmet el-Şara'yı koltuğundan indirme planı yapanlar başarılı olursa HTŞ koalisyonu içindeki yapılar kontrol edilemez hale gelir ki bu da en çok İsrail'e zarar verir.
Ahmet el-Şara bir düzen tesis etmek için yoğun mesai harcıyor. Ülkeyi toparlayacak mali desteği en çok Suudi Arabistan'dan alırken güvenlik, enerji, sağlık gibi ihtiyaçlarını Ankara'dan karşılıyor. İsrail'in saldırılarına cevap verememesi gayet normal. Ülkesini dünya sistemine kabul ettirmek için gayret gösteriyor.
Netanyahu ve Trump'ın Gazze tehciri çok eski bir plan. Bugünlerde dünya basınında Mısır ve Ürdün'e tehcir gündemdeyken Suriye de üçüncü ülke olarak dahil ediliyor. Bu senaryo imkansız görünmüyor. Çünkü Gazze konusunda İbrahim Anlaşmaları sürecinden beri fısıltılar geliyordu. Gazze'nin kıyı şeridi İbrahim Anlaşmalarına giden süreçte problemli alan olarak görüldü.
2023 G20 zirvesinde IMEC koridoru öne çıkarılmıştı. Bu koridor Hindistan-Körfez-İsrail rotasını dayatıyordu. Bu koridor Çin'i bypass ediyor ve Hindistan'ı yeni üretim üssü ilan ediyordu. G20 zirvesinde dayatılan koridoru bir müddet sonra Netanyahu'nun elinde gördük. Eylül 2024'te BM zirvesinde Nimet ve Lanet adını verdiği 2 harita tutan Netanyahu, hedefindeki ülkeleri (Suriye-Lübnan-Irak-İran) siyah göstermiş ve Hindistan-Körfez-İsrail koridorunu da nimet olarak vurgulamıştı.
Trump'ın bu planlara uzak olmadığını biliyoruz. Üstelik işin ucunda Çin ve İran olduğu için öne çıkan senaryolar imkansız değil. Gazzelilerin zorla göç ettirilmesinde Mısır ve Ürdün yönetimlerine yapılan baskı yeni Suriye yönetimine de yapılabilir. Dünyanın gözü önünde yeni bir Nekbe (büyük felaket) yaşanacak ne yazık ki.