Cumhuriyetin fabrika ayarları milletin değerleriyle barışık olan 1924 anayasasıdır.
Tek parti döneminde cumhuriyetin fabrika ayarları bozulmuş ve CHP'nin ilkeleri cumhuriyetin fabrika ayarları olarak millete dayatılmıştır.
Millet, değerleriyle barışık olmayan CHP ilkeleri ve politikalarını tasvip etmemiş ve ilk serbest seçimde muhalefete mahkum etmiş,70 senedir de bu tepkisini devam ettirmektedir.
Milletin bu tepkisi, CHP'nin sadece değerlerine karşı savaş açmış olması değildir. Aynı zamanda CHP'nin milletin değerlerine aykırı uygulamalarını kabul ettirmek için çok sert sindirme yollarına başvurmuş olmasıdır.
Kimilerini hapsetmiş, kimilerini sürmüş, kimilerini takibe almış kimilerini de hukuksuz yargılamalarla idam ettirmiştir.
Milli Mücedele'nin kahramanı Kazım Karabekir ipten dönmüş 1936 yılına kadar karakola imza vererek ancak hayatta kalabilmiştir. Çünkü kurduğu parti kısa sürede kabul görmüş milyonlar akın edince CHP korkmuş ve hem partiyi kapatmış hem de liderlerini tarassut altına almıştır. Gerekçe tabi ki irtica.
İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif bile irtica gerekçesiyle sürekli polis takibine tutulmuştur
İskilipli Atıf hoca ise en ağır muameleyi görmüş ve asılarak idam edilmiştir.
İdam gerekçeleri tamamıyla çakmadır, uydurmadır ve hukuken iler tutar tarafı yoktur.
Atıf hoca milli mücadeleyi destekler. Başkanı olduğu Teali İslam Cemiyeti'nin ilk açıklaması İzmir işgalini kınayan açıklamadır.
İngilizlerin bu cemiyetin adını kullanarak uçaktan bildiri dağıtması iddiasına, bunun bir İngiliz oyunu olduğunu söylemiş ve Kuvay-ı Milliye aleyhtarlığını reddetmiştir.
İstanbul'un milli mücadele aleyhine yayınladığı fetvaya karşı çıkmış 1034 sayılı Vakit gazetesinde bir tekzip yayınlayarak o fetvanın Şeyhulislam'a zorla yazdırıldığını o fetvaya karşı olduklarını milli mücadeleyi desteklediklerini ve bu mücadelenin bir cihat olduğunu ilan etmiştir.
Ama CHP sultasının amacı hukuk değil, uygulamalarını kabul ettirmek için tüm muhalifleri sindirmektir, gözdağı vermektir.
Bu iddiaların asılsız olduğunu kendileri de biliyordu. Öyle anlaşılıyor ki idam cezası 25 Kasım 1925 tarihli Şapka İktisası (giyinmesi) Kanununa muhalefetten verilmiş. Atıf hoca bu kanun çıkmadan bir buçuk sene önce 'Frenk Mukallitliği ve Şapka' isimli bir kitapçık yayınlamıştı.
Evet, bu kitap şapkayı tasvip etmiyordu ama kanundan bir buçuk sene önce çıkmıştı. 'Kanunların makabline şamil olmayacağı' evrensel bir hukuk kuralı iken şapka kanununa muhalefetten de yargılanmıştır.
Savcı konumundaki Necip Ali bu sebepten olmalı ki 5 yıl hapis istemiş ama hâkim Kel Ali salben (asılarak) idamına karar vermiş ve 4 Şubat 1926 tarihinde meclisin önünde idam edilmiştir.
Bu idam tıpkı Adnan Menderes'in idamı gibi haksız ve zulmen yapılmış bir idamdır Dolayısıyla birilerinin, dönemin en önemli alimlerinden ve kanaat önderlerinden olan Atıf hocayı irtica ile yaftalayıp idamını savunması hakikate aykırıdır. Tarihi çarpıtmaktır.
Vefatının yıldönümünde kabrini ziyaret edip dua edenlere saldırılması tek parti dönemindeki milletin değerlerine saldıran zihniyetin tezahüründen ibarettir.
O dönemde muhalif olan herkesi bir şekilde susturmak CHP'nin başvurduğu bir yöntemdi.
O sebeple Kazım Karabekirler, Mehmet Akifler, Nazım Hikmetler ve Atıf hocalar CHP mezaliminden kurtulamamışlardır.
CHP'nin ve bugün o düşünceyi savunanların anlayamadığı şey şudur ki, bu millet esnafıyla; çiftçisiyle tekkesiyle medresesiyle halkıyla ve aydınıyla milli mücadeleye canını dişine takarak destek vermiştir.
Ancak CHP cumhuriyetin fabrika ayarlarını koyan 1924 anayasasının ayarlarını bozup; başta dini, kültürü ve tarihi olmak üzere milletin moral değerleriyle mücadele etmeye başlayınca millet CHP'ye muhalefet etmiştir.
İlk serbest seçimlerin sonucu da bu muhalefeti gayet güzel anlatmaktadır.
Bugün CHP'nin yüzde 20'lerde dolaşıyor olmasının en bariz sebebi o devrin zihniyetini ve baskılarını hâlâ savunuyor olmalarıdır.
Atıf hocadan özür dileyecekleri yerde ona sahip çıkanları kınayarak değişmediklerini ilan ediyorlar.
Allah İskilipli Atıf Hocaya rahmet eylesin mekânı cennet olsun.