Uzmanlar, ceza ve ödül tehdidi altında kalan beynin farklı çalıştığını ve bu tehdit altında yapılan tercihlerin “biyolojik” nedenlere dayandığını söylüyor.
“Yarın benimle Johns Hopkins buluşmanı istiyorum. Bana açık kalp ameliyatı yapmanı istiyorum. Sana yardımcı olmak için ceza ve ödüllere başvuracağım. Ameliyatta ölürsem arabana el konulacak (ceza). Yaşar ve iyileşirsem yeni bir araban olacak (ödül)” cümlelelerinin ve “Yukarıdaki ceza ya da ödül ameliyatı yapmanıza yardımcı olabilir mi? Tabii ki hayır” sorusu ve cevabının sahibi Psikolog Becky A. Bailey...
Elvan bir süredir jimnastiğe gidiyor. Kayıt olduğu okula farklı yaş gruplarından gelen öğrenciler var. Kimileri biraz küçük yaşlarda. “Bugün yüzme dersinde çok iyi olursan sonra hamburger yemeye gideriz” diyen de oluyor “Hareketleri iyi yapmazsan fena olur” diyen de. Basketbol dersine dalıp çocuğuna ve arkadaşlarına “davranışları konusunda uyarıda bulunan” veli de olmuş... Tüm bunlar, benim çocukları büyütürken farkında olarak ya da olmayarak ödülü ve cezayı nerede, nasıl bir motivasyon aracı olarak gördüğüme dair “iğneyi kendime batırmam” için güçlü araçlar oldu. Farkında olmak önemli ama baktım iş bununla bitmiyor. Başucu kitaplarımdan biri saydığım Bailey’nin Sevmek Kolay Eğitmek Zor’una göz attım yeniden. Bakın bu kez neler buldum. Çocuklarımızdan çoğunlukla hazırlıklı olmadıkları davranışları talep ettiğimizi söyleyen Bailey, “Ceza ve ödül yöntemini disiplin için kullanmanız halinde çocuklarınızın doğru davranmaları için gerekli olan yetileri öğretmekte başarısız olursunuz” diyor.
Sevginin gücü
Araştırmaların ceza almak ya da ödül kazananamak tehdidi altında olan beynin farklı işlediğini gösterdiğini anlatan psikolog yazar, satırlarına şöyle devam ediyor:
“Bu tehdit altında beyin can damarlarına fazla kan akışı sağlarken yüksek bilinç merkezlerine az kan akışı sağlar. Beyin hayatta kalma mücadelesi veren konuma geçtiğinde ise planlama, örnek gösterme, bilgi alma, yaratıcılık, verileri sınıflandırma ve sorun çözme konularında beceri gösteremez.”
Yani ödül-ceza durumunda yaşananlar biyolojik bir duruma dönüşüyor. Tehdit altında olan çocukların tercihlerini belirleyen de bu biyolojik süreç oluyor. Zamanla bu yaklaşımın değişime direnen sorunlara yapıcı çözüm bulmaktan yoksun çocuklar yarattığına işaret eden Bailey’nin önerisi ise şu:
“Sevginin gücü ile çocuğunuzun hatalarından ders almasına yardımcı olmak için ceza ve ödül yöntemine başvurmak yerine sebep-sonuç ilişkisi kurma yöntemine geçmeniz gerekir.”