Parlamenter sistem olsaydı, meclis açıldıktan sonra cumhurbaşkanı önce seçilmiş birine başbakanlık görevi verecekti. Eğer başbakanlık görevi alanın partisi mecliste çoğunluğu elinde tutuyorsa bir bakanlar listesi hazırlayacak cumhurbaşkanına sunacaktı, cumhurbaşkanı listeyi kabul ederse -etmeyebilir de- dönüp bir hükümet programı hazırlayacak, sonra mecliste güvenoyuna sunacak güvenoyu alırsa icraata başlayacaktı. Bu süreç başbakanın partisi çoğunluktaysa birkaç hafta sürecekti.
Başbakanın partisi çoğunlukta değilse koalisyon ortaklığı için görüşmeler yapacaktı. Koalisyon ortaklığında anlaşsa bile kabine listesini cumhurbaşkanının reddetme ihtimali vardı. Yani toplum beklemeye, memleketin işleri de beklemeye devam edecekti.
Başkanlık sistemine geçtiğimiz için seçimlerden altı gün sonra hükümet kuruldu ve ne toplum merakla bekledi ne de hizmetler durdu.
Ve öyle bir kabine kuruldu ki tam zıpkın gibi.
Çevikliği, ataklığı, icracılığıyla temayüz eden efsane vali Recep Yazıcıoğlu'na zıpkın vali dendiğini hatırlıyorum.
Bakanlar listesini görünce zıpkın kabine dedim, kendi kendime.
Dedim, çünkü yeni kabinede tanıdığım isimler hakikaten işinin ehli, dinamik, başarılı, şahlanış dönemine uygun isimlerdi.
Cumhurbaşkanı yardımcısının ekonomi ve bakanlık tecrübe ve birikimi ilk bakışta ekonomiye verilen ehemmiyeti yansıtması açısından dikkat çekici.
Bir diğer dikkat çeken isim ise Mehmet Şimşek. Muhalefet, Mehmet Şimşek dönemine övgüler dizip onu görevden uzaklaştırdı diye Başkan Erdoğan'ı eleştirip durdu, hatta Şimşek bakanlık kabul etmeyecek diye kehanette de bulundular. Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilmesi muhalefeti de ters köşe yaptı. Hem iç hem dış piyasaları olumlu etkileyeceği de kesin gibi.
Dışişleri Bakanlığına getirilen Hakan Fidan zaten dışişleriyle içli dışlı bir ilişki içindeydi. TİKA başkanlığından bu yana hep dış ilişkilerle haşir neşirdi. Dışişlerine yeni bir güç katacak donanımlı bir bakan olarak farkını gösterecek kapasitede olduğundan şüphe etmediğimiz için isabetli bir tercih olarak görünüyor.
Ülkenin önemli alanlarından biri güvenlik. Yani İçişleri Bakanlığı.
Bakanlık, İstanbul valisi Ali Yerlikaya'ya teslim.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya kaymakamlık, genel müdürlük, valilik yapmış işinin ehli tam hizmete edecek yaşta çalışkan bir isim. İstanbul'dan önce Tekirdağ ve Gaziantep valiliği yapmıştı. İstanbul valiliği süresince de bu büyük metropolde gösterdiği başarı ile artık bakanlığı hak etmişti.
En önemli alanlardan bir diğeri enerji. Bakanlık Alpaslan Bayraktar'a emanet edildi. Çok da iyi edildi. Alanında en iyilerden bir uzman. İşin ehli genç ve dinamik. İşler hiç aksamadan devam edecek demektir.
Deprem bölgesinin imarı ve kentsel dönüşüm ara vermeden devam edilmesi gereken hizmet alanı. Çevre Şehircilik ve İklim bakanlığı daha önce de bu görevi üstlenmiş olan Mehmet Özhaseki'ye teslim. Yani görevi kaldığı yerden devam ettirecek işin ehli bir isim.
Sağlık, Başkan Erdoğan'ın üzerine titrediği alanlardan biri. Ve Fahrettin Koca dünyaya örnek olacak bir bakanlık sergileyerek zaten liyakatini ispat etmiş bir doktor. Bakanlığa devamı ülkeye yapılmış takdire şayan bir iyiliktir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı hakeza bu görevi daha önce üstlenmiş tecrübeli bir isme emanet edilmiştir.
Yine Başkan Erdoğan'ın üzerinde titizlikle durduğu alanlardan biri ulaşımdır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'na yine işinin ehli bakanlığın hemen her kademesinde çalışmış Abdulkadir Uraloğlu getirilerek, şahlanış sürecine layık bir görevlendirme olmuş.
Ticaret bakanlığına ismi bizim sakin güç diye tarif ettiğimiz işin ulusal ve uluslararası boyutlarına hâkim dört dil bilen özel sektörü ve kamuyu iyi tanıyan Ömer Bolat'ın getirilmesi de fevkalade isabetli bir tercihtir.
Hulusi Akar'dan sonra Genelkurmay Başkanı'nın ikinci kez savunma bakanlığına getirilmesi böyle giderse bir gelenek halini alacak. Eh genelkurmay başkanının işinin ehli olup olmadığını tartışmak bile abestir.
Aile ve Sosyal Hizmetler bakanlığına getirilen Mahinur Özdemir Göktaş ise bir başka isabetli tercih olarak görünmektedir. Belçika'da siyaset yapmış, batıyı bilen, batı dünyasında kendi kültürünü koruyarak mücadele etmiş bir örnek şahsiyet Mahinur Hanım. En son Türkiye'nin Cezayir büyükelçiliğini yapmış ve orada Cezayirlilerin gönlünde taht kurmuş bir başarılı Türk hanımı. Bakanlığa yakıştığından şüphe etmiyoruz.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç beyin yine makamının hakkını verebilecek genç bir siyasetçi ve hukukçu olduğu aşikâr.
Hülasa, hakikaten şahlanış dönemine layık bir kadro ile milletin huzuruna çıktı Başkan Erdoğan.
Allah razı olsun.
Allah yar ve yardımcıları olsun.
Allah mahcup etmesin.