Beyin hâlâ gizemini büyük ölçüde koruyan en önemli organımız. Öyle ki bizi biz yapan kişilik özelliklerimiz bile beynin ufacık bir noktasında bir hasar olsa, hemen değişip bizi başka birisi haline getirebiliyor. Beynimizin mikroskobik yapısına kabaca baktığımızda en önemli yapının, sayıları 80-100 milyarı bulan nöron adı verilen beyin hücreleri olduğu görülür. Aslında tek beyin hücreleri nöronlar değildir. Beynimizde birkaç alt türü bulunan ‘Gliya’ adı verilen farklı beyin hücreleri de vardır. Eskiden gliyaların sadece nöronlara destek hücreler olduğu düşünülürdü. Ama yeni yapılan çalışmalar gösterdi ki zihinsel işlevlerimizde gliyaların önemi sanıldığından daha fazla. Yani beynimizin sadece nöronlardan oluştuğu ve nöronların her türlü zihinsel fonksiyonumuzdan sorumlu tek hücre olduğunu düşünmek doğru değil.
Beyin gelişimi bebeklik ve erken çocukluk çağlarında oldukça hızlı bir döngü içerisinde gerçekleşiyor. Sürekli yeni beyin hücreleri inşa edilirken diğer taraftan bir o kadar beyin hücresi de imha ediliyor. Kısacası beyni en kullanışlı hale getirmek için hummalı bir yapılanma gerçekleşiyor diyebiliriz. Gelişimini en geç tamamlayan organdır beynimiz. 20’li yaşların sonu, 30’lu yaşların başına kadar bir seviyede beyin gelişimi devam eder. Daha sonrasında ise tamamen durduğunu söylemek çok yanlış olur. Eskiden beynin kendi kendini yenilemediği düşünülürdü. Ama artık bunun da doğru olmadığını biliyoruz. Beynin gelişimi demek sadece yeni nöron oluşumu demek değil. Nöronlar arasındaki bağlantılara sinaps adı verilir. Nöronların uzantılarının diğer nöronlarla yaptıkları bağlantılar ne kadar artarsa zihinsel fonksiyonlarımız da o kadar keskin hale gelir. Ve bunu her yaşta yapabiliriz. Buna NÖROPLASTİSİTE adı verilir. Beynimizin her alanının farklı fonksiyonları vardır. Alanlar arasındaki bağlantılar arttıkça haberleşme kuvvetlenir. Beyindeki haber ağı ne kadar kuvvetli olursa zeka da o kadar keskin olur. Aslında beynin kendisine yaptığı bu ince ayar uzun yıllar devam edebilir. Yani aslında beyin gelişimi hiçbir yaşta durmaz. Hatta Alzheimerli hastaların beyninde bile sağlıklı beyine kıyasla çok daha az olmak üzere yeni bağlantı oluşumlarına rastlanmıştır. Nöron hücrelerinin gövdeleri beynimizin gri cevherini, uzantıları ise beyaz cevherini oluşturur. Eskiden gri cevhere çok daha büyük önem atfedilirdi. Aslında beyaz cevherin de zihinsel fonksiyonlarda ve zeka gelişiminde çok önemli olduğu zamanla anlaşılmaya başlandı. Ergenlikten erişkinliğe geçerken gri cevher miktarı azalıp beyaz cevher miktarı artmaya başlar. Nöronların uzantılarının etrafını saran miyelin adındaki madde beyaz cevher miktarını artırır. Miyelinin beyin hücre uzantılarını sarmasını bir elektrik kablosunu sıkıca saran plastik kılıfa benzetebilirsiniz. Ne kadar sıkı sarılırsa elektrik kaçağı o kadar azalır ve iletim hızı o kadar artar. Beyindeki beyaz cevher miktarının en fazla olduğu dönem 40 yaş civarlarıdır. Beyaz cevher miktarının artması ile birlikte bağlantılar daha geniş bir alana yayılır ve netliği/hızı artar. Erken çocukluk ve ergenlik çağlarında beyindeki iletişim ağları genellikle daha bölgeseldir. Yani bir alan kendi yakınındaki alanlar ile bağlantılar geliştirir. Yakınlarındaki alanlarla yaptıkları iş birlikleri sayesinde zihinsel görevleri en başarılı şekilde gerçekleştirmeye çalışırlar. Yaş ilerledikçe bağlantı alanları daha da genişler. Haberleşme alanı genişledikçe zihinsel işlevin daha başarılı bir şekilde gerçekleştirilme olasılığı artar. Bunu günlük hayat pratiğimize yansıtarak söylemek gerekirse, bunun adı TECRÜBEDİR.
Beynimizin prefrontal korteks olarak adlandırılan alanı en son gelişimi tamamlanan alanlardandır. Çünkü bu alan en yüksek zihinsel fonksiyonlarımızdan sorumlu bölgedir. Plan yapma, problem çözme, karar verme bu fonksiyonlardan birkaçıdır. Erişkin beyni bu fonksiyonları daha iyi kullanır. Ergen beyninde ise bu alanlar gelişimini tamamlamadığı için duygularının daha fazla etkisi altında kalırlar ve toplum içerisinde kabul görmek için daha yanlış sonuçlara varabilecek davranışlarda bulunabilirler.
Zekanın özelliklerine göre pik yaptığı zaman aralığı 25-60 olmak üzere oldukça geniştir. Pratik zeka adını verdiğimiz hızlıca sonuca varabilme 30’lu yaşlarda pik yaparken, kristalize zeka adı verilen sözel ifade, bilgiyi doğru yorumlama 50’li yaşlarda pik yapar.
Bu yazıdan çıkarılacak sonucu iki maddede özetlemek istiyorum:
Bebeklik, erken çocukluk ve ergenlik yaşlarında öğrenme hızlı olsa da yüksek zihinsel fonksiyonların birçoğu gelişimini tamamlamadığı için yanlış kararlar vermeye çok yatkındırlar. Çocuğunuz ne kadar zeki olursa olsun hayatın kilit alanlarında sizin yönlendirmenize mutlaka ihtiyaç duyar.
Beyninizi aktif tuttuğunuz sürece zeka gelişiminiz devam edecektir. Beyni en yüksek kapasitede kullanabilmek için devamlı yeni şeyler öğrenmek gerekir. Yaşınızı bahane ederek kendinizi atıl durumda bırakırsanız beyninize en büyük kötülüğü yaparsınız.