Durun durun, telaşlanmayın... Bu söz ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'ya ait.
Hani şu alnındaki haçla basının karşısına çıkmıştı ya, işte o toplantıda söyledi bu sözü Rubio.
Kimileri, mezkûr basın toplantısına teopolitik üzerinden bir anlam yükledi. Hatta, bazı yorumcular fanatik Hristiyan Rubio'nun "alnına külle çizdirdiği Haç'tan" hareketle din-siyaset tartışmasını gündeme getirdi. Ama alıcısı olmadı bunun.
Ülkemizde mebzul miktardaki nadanın mutlak güç atfettiği ABD'nin Dışişleri Bakanı, öteden beri yazıp durduğumuz "İmparatorluğun yaşadığı decline/çözülme sürecini" yansıtan şu sözleri de çok önemli:
"Eğer hemen radikal bir şey yapmazsak, birkaç yıl içinde Amerikalıların günlük hayatlarında sıradan kabul ettikleri her şey ancak ve ancak Çin Komünist Partisi bunu sağlarsa var olacak. Karşı karşıya olduğumuz gerçek budur. Ve hemen harekete geçmeliyiz."
ABD hemen harekete geçebilecek mi? "Düşman" çok güçlü ve "İmparatorluk" eski günlerinden çok uzak.
Abartılı güç gösterileri ile süreç yönetiminin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz artık.
Trump'ın gümrük tarifelerine dayalı çılgın ekonomik hamleleri de ABD'yi de yutacak bir kaostan başka bir anlam taşımıyor, emin olun.
Ne var ki çaresiz ABD aklı? Elindeki tek silah kaos. Barış söylemleri mi? Dünya Amerikan barışının maliyetine bundan sonra katlanmaz.
Çok yazdım ama, bir zamanlar iddia gibi görülen konuların bugünlerde gerçekliğe teşmil edildiği bir sürece girildiği için tekrar edeyim, Amerika merkezli tek kutuplu dünyanın kıyametini yaşanırken, Batılı bir çıkış da söz konusu değil artık. Muhayyileleri zorlayacak belki ama, beş yüz yıllık dünya tarihinin bunalımını yaşıyoruz.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan "cin şişeden çıktı ve onu geri koymak mümkün değil" derken yerden göğe kadar haklı.
Baksanıza, sömürgecilik stratejisi ile dünyanın son beş yüz yılını şekillendiren koca Avrupa, tarihin dışına itilmek üzere. İroniye bakın ki, tarihe tutunmak için tek çaresi Türkiye.
Dolayısıyla şu nadanların tekrarlayıp durdukları defolu ideolojilerinin ezberlerine kulak asmayın siz...
Böylesine büyük altüst oluşların etkisiyle yaşanan jeopolitik fırtınanın ortasında, bölgesindeki gelişmelere karşı yapılan her hamleyi BOP sakızıyla mukabele edenleri ciddiye almayın.
Vallahi özellikle bunlar bıktırdı; her olaydan sonra, adetullah gereği bir sonraki gelişme tarafından paramparça edilecek olan mutlak karinelerden de bıktık usandık. Suriye'de son birkaç aydır yaşanan her olay, söz gelimi bunların iddialarını çöpe attı. Ne çare ki utanmaları yok!
Ama...
"Câhil ü nâdân ile ger edersen ülfeti
Yâ elinden yâ dilinden bir zarar eksik değil."
Diyerek bunları bir kenara bırakıp daha net konuşmak gerekiyor:
Geçen yüzyılın Batı içi paylaşım savaşları ile başa çıkabilmek için oluşturulan "ayakta kalma" stratejisini, kendi tarihi coğrafyamızdaki gelişmeler başta olmak üzere küresel ölçekteki olaylara karşı kayıtsızlık unsuru haline getirmeye kimsenin hakkı yok.
Hele hele Batı'nın afakını panik havası sarmışken, böyle bir inat tam bir hamakattır.