Erkekler Mars’tan, kadınlar Venüs’ten geldi” lafını hayat boyunca mutlaka en az bir kere duymuşsunuzdur. Geçen hafta BBC’yi seyrederken Emin Çölaşan ve Canan Arıtman’ın, geldikleri değil ama kaldıkları yere dair kafamda soru işaretleri belirdi...
***
Önce başlıktaki harf-rakam dizinin ne anlama geldiğini söyleyeyim. Bu dizin, gökbilimcilerin son keşfi, dünyaya en uzak galaksiye verilen isim. Aradaki mesafe o kadar uzak ki, ışık hızına rağmen, bu galaksiyi 13.1 milyar yıl önceki haliyle görüyoruz. Acaba Emin Çölaşan ya da eski CHP milletvekili Canan Arıtman Türkiye’yi hangi yıldan izliyorlar? Küçük ama önemli bir hatırlatmada bulunayım. NTV’nin Cavit Çağlar’a ait olduğu yıllarda Fatih Çekirge, Yavuz Donat, Sedat Ergin ve Emin Çölaşan haftanın bir gecesi NTV’de program yapar siyaset konuşurlardı.
O programlardan birinde Çölaşan birkaç milletvekili için “kelle” ifadesini kullanmış Sedat Ergin de itiraz etmişti. 14 yıl sonra, Emin Çölaşan başörtülü AK Partili milletvekilleri için “4 sıkmabaş kelle” ifadesini kullandı. Çölaşan en iyi ihtimalle 28 Şubat’ın hemen ardındaki o yıllarda kalmış...
***
Bir de başörtüsüyle çocuk tecavüzleri arasında bağlantı kuran eski CHP milletvekili Canan Arıtman var. Bilimsel araştırmaya dayanmadan vaka-sonuç ilişkisi kurmak Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in sıklıkla kullandığı bir taktikti. Aynı fikirde olmadığı insanları şuna veya buna benzetenlerden hoşlanmam ama yöntem maalesef aynı. Canan Arıtman’ın bile o dönemde kalmasına üzülüyor insan....
***
Türkiye’de son 10 yılda sadece görünen değil hissedilen değişiklikler de oldu. Mesela bir ambulans olay yerine 10 dakikadan daha uzun bir sürede gidiyorsa geç kaldı sayılıyor artık. Şu son 10 yılda öğrendiğimiz bir başka şey,
insanın kendisinden farklı düşünenlere de saygı duyması gerektiği oldu.
Hem temsilde adalet isteyip hem de “başörtülü insanlar Meclis’e gelemez” demek, Hem yasalar önünde herkes eşit deyip sonra başörtülü insanlara “üniversitede okuyamazsın, kamuda çalışamazsın” demek bu çağa ve demokrasiye uymuyordu. O yüzden de bu ülkenin mutlak ve makul çoğunluğu, geride kalanlara prim vermiyor