Tüm yurtta coşkuyla kutlanıyor cumhuriyetimiz. Özellikle ilkokullarda, ortaokullarda ve liselerde neredeyse her gün bir kutlama ve anma töreni var. Kırmızı beyaz güllerle süslenmiş yollar, çocuklar büründükleri kırmızı beyaz renklerin anlamını, coşkuyla ve hareketlilikle bugüne bağlıyorlar... Dün 'Çanakkale içinde vurdular beni' türküsünü yakanların hüznü, bugünün yarınlara güvenle bakan nesilleri için şeref kaynağı. Tarih, bizi hüzünden umuda, yaslardan şerefe taşımış sabırlı bir ırmak gibi akmakta akmakta...
.....
İbni Haldun, tarihe nedensellik bağlamı üzerinden bakarak değerlendiren ilk bilginlerdendir. Geçmişin sosyolojisi, bugünü ve uzak yarınlarda yansıyacak gelecek zamanı da etkiler. Böylece tarihe bütüncül yaklaşım sağlanır, geçmişle bugünün bağı kurulduğunda, gelecek zamanlar da kısmen belirsizliklerden kurtulup, daha güvenilir hale gelir. Bunun ismi, İbni Haldun'un literatüründe 'tarihe ibretle bakmak'tır...
100. yaşındaki cumhuriyetimizi düşündüğümüzde de; dünya savaşları, kıtlıklar, salgın hastalıklar, yoksulluk günleriyle bedeli insanlık açısından da, toplumumuz tarafından da ağır şekilde ödenmiş bir asrı geride bıraktığımızı söyleyebiliriz.
Büyük medeniyetlerin, büyük milletlerin, tarihe bakışları, birikim ve devamlılık anlayışı üzerinedir. 'Millet ebed müddet' tanımıyla yetiştiğimiz devlet felsefesi, tarihimize ve şehadet bilinciyle verilen tüm mücadelelere, hürmet etme ahlakını bahşeder bizlere...
Cumhuriyete erişinceye kadar giydiğimiz 'ateşten gömlek', Osmanlı coğrafyasından bugünkü Türkiye'ye geçişimizin zorlu ve bedeli ağır hatıralarından biçilmiştir. Biz o ateşten gömleği şerefle giymiş bir milletiz.
1911'de Trablusgarp Savaşıyla başlayıp, aralıksız şekilde; Balkan Savaşları, 1. Dünya Savaşı ve İstiklal Harbiyle devam edegelen, o zorlu yıllarda tüm cephelerde bizlerle kaderdaşlık yapmış şehitlerimizi 100 yılın ardından, rahmetle yad ediyoruz.
Dün Osmanlı Cihan devletini parçalayabilmek adına birleşen şer güçler, bugün de Ortadoğu'yu kan gölüne çevirmekle meşguller... Tüm dünyanın gözleri önünde acımasızca katledilen ve soykırıma tabi tutulan Gazzeliler ve Filistin halkı, geçen yüzyılda, Cumhuriyete giden tüm savaşlarımızda, tüm cephelerde dedelerimizle aynı siperlerde, aynı kaderi paylaşmışlardı..
Romanya'da, Galiçya'da, tüm Şark cephelerinde, Irak'ta, Hicaz bölgesinde, Çanakkale'de çarpışan ve feda-i can eyleyen Filistinli, Gazzeli şehitlerimiz, dedelerimizle birlikte, 'toprağın kara bağrında sıradağlar gibi durmakta'dır... Onlar hep birlikte toprağı vatan kılan şehadet şerbetini hamdederek içtiler, şehitliklerde koyun koyuna yatmaktalar...
Genelkurmay Başkanlığımızın şehit kayıtlarında isimleri yazılı olan 554 Filistinli şehidimiz var.
Dünyada sınırlar yeniden tanzim edilip, güç dengeleri yeniden kurulurken, özellikle ABD'nin okyanus ötesinden kalkıp, Akdeniz'de muharip gemileriyle ne aradığını sormak gerekiyor. Sovyetlerin yıkıldığı günlerden bu yana, karşısına rakibi olacak bir başka kutup almak istemeyen, böylece dünyanın patronaj kudretini tek başına kullanmak arzusundaki bir ABD var. Oysa dünyada yaşanan teknolojik devrimler, sınırların kalktığı en azından seyreldiği, iletişimin küreselleştiği yeni bir dünya sosyolojisine giderken, eski sınırları, sert duvarları, kutupları yeniden besleyen bir savaş çığırtkanlığı ile karşı karşıyayız. Bir yandan Çin, diğer yandan Rusya, Güney Amerika, Hindistan gibi ülkelerle çok kutuplu hale gelen bir dünyadayız...
100 yaşındaki Türkiye, Anadolu'daki 1000 yıllık birikimiyle, bir yandan Asya'da Türk Cumhuriyetleriyle kurmakta olduğu ilişkiler ağıyla, bir yandan Karadeniz ve Akdeniz'deki varlığıyla, Ortadoğu ve İslam ülkeleri arasındaki öncülüğüyle, son dönemde çatışma çözümlerinde üstlendiği barışçıl arabuluculuk kimliğiyle, dünyada başarıları ilgiye takip edilen bir ülke konumundadır...
Gerek teknolojik hamlelerimiz, savunma sanayiindeki şaşırtıcı atılımlarımız ile, gerekse sağlık ve ulaşım konusundaki sistematik ataklarımız ile, yüzyılın başında hayal bile edemeyeceğimiz bir noktadayız. Bize bugünlerimizi sağlayan şehitlerimizi, Türkiyemize emeği geçen bütün büyüklerimizi, elbette rahmetle yad ediyoruz.
Devlet olarak var olabilmenin verdiği huzurla, güvenle, yarınlara umutla bakıyoruz...