“Yüzyılın Anlaşması” diye yutturmaya çalıştıkları hıyanet planını zaten parsel parsel sızdırarak kamuoyunu hazırladıkları için bilinmeyen bir tarafı kalmamıştı. İsrail’in Kudüs’teki ve Filistinlilerin arazilerine terör marifetiyle çökerek kurdukları yerleşim yerlerindeki işgallerine meşruiyet kazandırmayı ve Filistin devletini tarih çöplüğüne artmayı hedefleyen yeni bir hıyanet planı...
Bir kere bu paçavra olsa olsa Trump ile Netanyahu’nun birbirlerini yolsuzluk ve azil bataklığından çıkarma imecesi olabilir. Çünkü “anlaşma” ilanı sırasında ortalıkta görünen bu iki defolu siyasetçi idi. Filistin’in temsil edilmediği bir açıklama “anlaşma” ancak emrivaki olur. Meslektaşlarıma da bir çift sözüm var. Tek taraflı bir işgal planına “anlaşma” demekle anlaşma olmaz. Siyonistlerin hizmetinde olmayan her vicdan sahibinin “taraf” olması gereken böyle bir konuda “tarafsız davranacağız” diye Netanyahu zalimine hizmet ettiğinizin farkında mısınız?
Bu ihanet planı da “Kudüs başkent” emrivakisi gibi kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Ama Arap dünyası böyle yaltaklanmayı sürdürdükçe bu denemelerin sonu gelmeyecektir. Zulüm ve işgallerin bu noktaya gelmesi asla İsrail’in gücü veya Amerika’nın desteği sayesinde değildir. Asıl problem, bulaştırdıkları enfeksiyon yüzünden İslam dünyasının idrak kaabiliyetini dumura uğratmalarıdır.
İngilizler, yıllarca uğraşarak Osmanlı’dan kopardıkları Arabistan’ı Suudlara “emanet” ederken, gelecek nesilleri de dahil olmak üzere “İngilizlerin emrinden çıkmayacaklarına” dair söz aldılar. Aynı şekilde Sisi de, Mısır’da meşru hükümeti devirerek koltuğu kendisine devreden Amerika’ya sözünden”emirlerini harfiyen uygulayacağına dair” söz verdi. Sıkıyorsa uygulamasınlar, ertesi gün kendilerini sokakta bulurlar! BAE, Umman, Bu “eyalet valileri” kendi halklarına, özellikle de muhaliflerine canavar kesilirler ama emperyalistler karşısında koyun gibidirler.
Bunlarda onur olsa, kalplerine saplanmış zehirli bir hançer olan İsrail haininin en büyük müttefiki, zulümlerinin destekçisi olmak gibi aşağılık bir duruma düşerler mi? Düşünebiliyor musunuz; Filistinlileri ve Kudüs’ü satın alacaklar, parayı da Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi İslam(!) ülkeleri ödeyecek.
Trump, bu operasyona yoğun katkılarından dolayı BAE ve Suudi Arabistan’a teşekkür etti! Bunlar gerçekten “Müslüman bir lider” olsaydı, bu teşekkürü en büyük hakaret kabul ederek ortalığı ayağa kaldırmaları gerekirdi. Zaten Arap dünyasında böyle liderler olsaydı Filistin bu hale gelmez ve böyle bir dayatmaya kimse cesaret edemezdi.
Trump resmen dünyayla dalga geçti. “Kudüs’ün doğu tarafında bir yerlerde başkenti olan bir Filistin” masalı anlatıyor, herkes “Doğu Kudüs” anlıyor.
O rezil açıklama esnasında Netanyahu’nun sarf ettiği, “Kudüs’ün İsrail başkenti olmasına Trump izin verdi” lakırdısı, o mübarek beldenin ne kadar sahipsiz kaldığının en açık izahıdır. Trump kim, Kudüs’ü kimden nasıl almış da; kime veriyor?
İngilizlerin öncülüğündeki Haçlı-Siyonist ittifakı, yüzyıllar süren mücadele sonrasında ve özellikle de içimizdeki işbirlikçileri sayesinde “en büyük engel” olan Osmanlı’yı ortadan kaldırdıktan sonra, bu mikropları İslam dünyasının en hassas bölgelerine yerleştirmişlerdir. Müslümanlar, kendi bünyesindeki bu enfeksiyonlardan kurtulmadıkça, dışarıdan gelen bu saldırılara karşı koyması mümkün değil. Bir avuç Siyonist teröristin bütün Müslümanları “aciz” hale düşürmesinin asıl sebebi budur?
Trump’ın, “Büyükelçiliği Kudüs’e taşıyoruz” şovu, Türkiye’nin önderliğindeki diplomatik harekattan sonra, (Körfez cuntasının yine düşmanın yanında yer alma hıyanetine rağmen) nasıl balon gibi söndü? Bütün İslam ülkelerinin, Türkiye’nin koyduğu tavrı koyduğunu düşünün; inanın İsrail yerinden bile kıpırdayamaz.
Ne zaman İslam ülkelerine gerçek demokrasi gelir ve Müslümanlar bu emperyalizm uşaklarından kurtulur, işte o zaman Ortadoğu’da yeni bir dünya kurulur.
Hep söylüyorum; Trump falan sadece palyaço… Filistin ve Kudüs’ün İsrail işgalinden kurtulması için önce Hicaz ve Kabe’nin İngiliz işgalinden kurtulması gerekir.