Tarifi olmayan bir acı, bir savrulma ve insan feryadı ile sonuçlanan büyük bir "felaketi" yaşıyoruz...
Milletimizin ve devletimizin birlik içinde, "dert" ve "kederleri" sarması gereken bir dönemdeyiz!
Devlet olarak tüm enkaz altında kalan, hali hazırda da umudumuzun bitmediği günleri; milleti ile el ele üstlenen tarihi "sınav" vermekteyiz...
Acaba bu savrulmalar olmayabilir miydi?
Müteahhit firmaların ihmal ve suçu söz konusu muydu?
Bunların hepsini felaketin "çığlıkları" bittikten sonra, elbette "konuşur" ve "eleştirir" olacağız!
Lakin şimdilik güne "Birlik günü" olarak bakmamız gereken noktadayız. Bu aslında, esas "sınavımız" olarak karşımızda durmaktadır.
Türkiye'nin her tarafından çığ gibi yardıma koşan koca yürekli insanımızı, arama kurtarma için seferber olan kurum ve kuruluşlarımızın "destansı mücadelesini" de tarih not ediyor. Türkiye'ye dünyanın her tarafından yardıma koşan ülkelerin ve özellikle kardeşlerimizden gelen ve hüngür hüngür ağlatan destek hikayeleri; Ülkemizin komşu, akraba ve dostlarının nezdindeki düsturunu da teyit etmektedir.
Bu sınav ağır bir sınavdır!
Eksikliklerin olduğu, ama buna rağmen eksiklikleri dolduracak bir ses, bir nefes için sonuna kadar mücadele eden devletin olması umudu, bizi ayakta tutan en büyük nişanedir.
Çeşitli seslerin ve eleştirilerin de elbette yeri vardır. Ülkesi için akan gözyaşları, belki biraz sert sözleri; yakınını kaybeden kişilerden duymak normaldir.
Öyle bir felaket yaşandık ki, çok büyük kayıplara sebep oldu, şehirlerimiz yıkıldı...
Bu ortamda dimdik ayakta duran devletin, hükümetin, sivil toplum kurumlarının ve yardım kuruluşlarının kenetlenebilmesi, bizim aynaya baktığımızda "Bu defa da güç birliği yapabildik!" diyebilmemize kapı açacağını da yalın gözle görebiliyoruz .
Bu kadar ağır çöküş olmayabilir miydi?
Ön almamız, mümkün olabilir miydi?
Hepsini tek tek tartışacağız!
Ama şimdi bu felaketin altından alnımızın akıyla, güç birliği ve tüm yardıma koşan tüm kurumlarımıza ve fedakar insanımıza değer vererek çıkmaya odaklanıyoruz.
Allah ülkemize, milletimize ve her zaman vatandaşına bir baba şefkatiyle yaklaşan devletimize; zeval vermesin!