‘Yüzleşme’ dev bir resim ve aynı zamanda çarpıcı bir manifesto: Uzaktan baktığınızda baş döndürücü bir renk cümbüşü, yakınlaştığınızda büyük manifesto... Bir uzaktan bakıyorsunuz, resim; bir yakından, manifesto... Resim, manifesto; manifesto, resim...
“Hep petrol türevleri kullandım bu resmin hem renklerinde, hem de yüzleşmeyi sağlaması için aralara yerleştirdiğim aynalarında; bütün dinler, diller ve ırklar bu resimde yer alıyor” dedi ressam Ahmet Güneştekin...
Son zamanlarda hem içeride hem de yurt dışında resmin odağında bulunduğu etkinliklere katıldım; herbirinde gözümü alan eserlerle karşılaştım. Ancak hiçbirinde bu ay ikinci kez sarsıldığım kadar etkilenmediğimi itiraf ederim. Önce geçen ay Arzu Başaran’ın Teşvikiye’deki 44A Sanat Galerisi’nde açtığı ‘Ağ’ sergisinde karşıma çıkan ‘kadın’ odaklı resimler; şimdi de Ahmet Güneştekin’in eserleri...
Ahmet Güneştekin, ismi son zamanlarda yurtdışında da yaygınlaşan bir ressamımız. Batmanlı ve içinden çıktığı bölgenin etkisi her eserinde hissediliyor; yalnızca bakanların gözünü kamaştıran canlı renkleriyle değil, resimlerin içine sindirdiği mesajlarla da... Sergiyi gezerken her eserde bir şeylerle yüzleşiyorsunuz: Kendinizle, yakın-uzak çevrenizle, ülkenizle, yüzyılların birikimiyle, sizin ve başkalarının medeniyetleriyle, doğrularınız ve yanlışlarınızla, günahlarınız ve sevaplarınızla...
Evet, bütün bunları hissettiriyor binlerce metrekarelik sergi alanı boyunca size “Gel bana da bak” diyen dev resimler...
İddialı bir sergi bu ve İstanbul/Modern’in hemen girişindeki ‘Antrepo-3’te sanatseverlerin ilgisine sunulan eserlerin herbiri, üzerinde aylar boyu çalışıldığını hemen belli ediyor. Galiba ülkemizde bu büyüklükte bir alanda açılan ilk kişisel sergi ‘Yüzleşme’... “Eserlerin bütünü üzerinde altı yıl sürekli çalıştım” dedi Ahmet Güneştekin...
Benim ziyaret vesilem, sergi için düzenlenen yemekli bir tanıtımdı. Ak Parti’den, CHP’den çok sayıda milletvekili Ankara’dan gelmişti. Daha önce yapılan benzer bir toplantıya BDP’liler de katılmış... Önceki akşamkinde, yazarlar, gazeteciler, medya yöneticileri, yayın gruplarının patronları, çoğunu televizyonlardan tanıdığınız yüzler vardı.
Masamda, bir yanda Taraf’ın sahibi Başar Arslan, biraz ötemde Ciner Medya grup başkanı Kenan Tekdağ, karşımda Taraf’tan Neşe Düzel ve eşi Sabah yazarı Süleyman Yaşar, Konda’nın başı ve NTV programcısı Bekir Ağırdır ve eşi ile Habertürk-TV genel müdürü Semih Kaya...
Sanatçıların duygulu Kürtçe ve Türkçe eserler seslendirdikleri platformun önündeki masada gecenin onur konuğu Yaşar Kemal oturuyordu.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker müzik dinletisi arasında iki şiir okudu konuklara; biri Cigerxun’dan ve Kürtçeydi, diğeri ise Sezai Karakoç’tan... Sezai Bey’in ‘Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine’ başlıklı uzun şiirinin bir bölümünü Başbakan Tayyip Erdoğan birkaç ay önceki Ak Parti kongresinde yaptığı konuşmanın başında da okumuştu; aynı şiirin bütününü dinledik Mehdi Bey’den...
Hemen her toplum kesitinden ve görüş sahibi bunca insan, Batmanlı bir ressamın ‘Yüzleşme’ adını taşıyan sergisinin vesile olduğu bir ortamda, birkaç saat aynı mekânı paylaşınca ne konuşur? En fazla yüzleşmeye ihtiyaç duyulan konuyu elbette: ‘Kürt sorunu’...
Gelişmelerin aldığı biçim ve hiç de mülâyim sayılmayan bir söylemin ortalığı kasıp kavurduğu günümüzde, konuklara karamsarlığın hâkim olacağını sananlara bir haberim var: Hayır, hiç de öyle değil... Konuyu ciddiye alan, üzerinde yazan-çizen insanların hemen hepsini her şeye rağmen umutlu gördüm. İster inanın ister inanmayın, umutların üzerinde yoğunlaştığı kişi de Başbakan Erdoğan’dı...
“Çözerse o çözer” anlamına gücünden dolayı değil, konuya duyduğu ilgi ve ara ara dışa vuran çözme azmi sebebiyle... Hükümetin sonunda bir formül bulacağına inanıyor insanlar... Hâlâ inanıyorlar...
‘Yüzleşme’ iyi bir şey; Ahmet Güneştekin’in resimlerisayesinde ben de kendimle yüzleştim.