Daha önceki üç yazımda, 1 Kasım seçiminin kaderini %10’luk bir seçmen kitlesinin belirleyeceğini, bu kesimleri etkilemek için genel kampanyanın yanında özel seçim stratejisi de yapmak gerektiği noktasına kadar gelmiştik. AK Parti’nin merkez ve kitle partisi olmasına rağmen yeni bir biçimde yüzyüze seçim çalışması yapabileceği, bunun için uygun bir psikolojik ortamın ve söylemlerin var olduğunu söylemiştim. O zaman geriye iki soru kalıyor. Birincisi, bu hedef seçmen gündelik hayatta nasıl bulunacak? İkinci sorumuz ise, bu kişileri bulduğumuzda, onlarla nasıl bir seçim çalışması içinde olunacak? Bu yazıda bu iki sorunun peşine düşeceğim.
Hedef kitle nasıl tanınacak?
Bu seçimin kaderini belirleyecek hedef kitlesinin kimliği belirgin. Bunlar; daha önce AK Parti seçmeni olup 7 Haziran seçimlerinde sandığa gitmeyenler, HDP’ye giden muhafazakar Kürtler, MHP’ye giden muhafazakar Türkler ve gençler, özellikle de ilk defa oy verenler. Sorumuz bu seçmenleri gündelik hayat içinde nasıl bulacağımız? Aslında bu sorunun cevabı da açık. Bu kişileri bulmak için gündelik hayata inmek gerekiyor. Yani bu kişiler ancak mahalle teşkilatı düzeyinde tanınabilir. Çünkü mahalle düzeyinde kişiler birbirlerini tanır. Gerçek hayatta insanlar temas halindedir ve birbirleriyle siyaset konuşurlar. Eğer mahalle düzeyinde teşkilat bu seçimin ana aktörleri haline getirilebilirse, bu kişiler hedef kimlikteki kişileri bulup onlarla tekrarlayıcı iletişim halinde olabilirler.
Hedef seçmen nasıl ikna edilir?
Diğer sorumuz da şuydu: Mahalle teşkilatları bu hedef seçmeni bulduğunda nasıl bir seçim çalışması yapacak? Karşımızdaki seçmeni nasıl etkilenebilir? Nasıl ikna olur? Kim ikna edebilir?
İkna konusunda en deneyimli kişiler pazarlamacılar. Özellikle de yüz yüze satış yapan satış elemanları. Pazarlama bir ucu bilimsel bilgiden diğer ucu pratik deneyimlerden kaynaklanan ve önemli bir birikimin elde edildiği bir alan. Pazarlama alanında elde edilen birikim, satış elemanları yetiştirilirken kullanılıyor. Bu bilginin temelinde elinizdeki malzemenin özelliklerini, güçlü ve zayıf yanlarını bilip, bir satış stratejisi dahilinde satış yapmaktır. Şirketler genellikle kendilerine bir satış stratejisi belirlerler. Belirlenmiş, yapılandırılmış, örnekleri ile üzerine çalışılmış bu strateji satış elemanlarına öğretilir. Satış elemanları, satış direktörleri tarafından sürekli bir geri bildirim ile takip edilir.
Ticari pazarlama ile seçim çalışmasının aynı şey olduğunu söylemiyorum. Buradan çıkarılacak şey şu: Normal seçim çalışmasında yapılan esnaf ziyareti veya kapılara gül bırakma yüz yüze seçim çalışması yapmak anlamına gelmiyor. Yüz yüze seçim çalışmasının sistemini kurmak gerekiyor. Sistem kurulmadığı sürece yapaılan çalışmaya yüz yüze seçim çalışması diyemeyiz. Eğer bir parti yüz yüze seçim çalışması da yapma kararı alırsa, mahalle düzeyinde sistemi kurması, neler söyleyeceğinin söylemini belirlemesi, teşkilatına da eğitim verip, takibini yapması gerekir.
Yüzyüze çalışma genel seçim çalışmasının tamamlayıcısı
Kitle partisi olmuş bir partinin seçim çalışmasını çoklu yöntemle, daha katmanlı ve çok boyutlu yapması gerekir. Bu sebeple seçim çalışmasının farklı şekillerini birbirinin yerine değil birbirinin tamamlayıcısı olarak görmek gerekir. %40’lık kitleye genel seçim kampanyası ile -mitingler, sosyal medya, televizyon konuşmaları, esnaf ziyaretleri- ulaşmak oldukça mantıklı. Ama seçimin kaderini % 10’luk kitle içindeki bir kaç puan belirleyecek. Bu hedef kitleye özgü, sistemi kurulmuş, söylemi belirlenmiş, ekibi kurulmuş özel bir yüz yüze seçim çalışması da yapabilmek gerekiyor.