Geçtiğimiz cumartesi akşamı Ankara'da, muhalefetin yemekli toplantısı vardı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ev sahipliğinde İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi liderleri bir araya geldi.
Yapılan ortak açıklamada, "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e geçmek ortak ve öncelikli hedefimizdir" dendi. 28 Şubat'ta tekrar bir araya gelinecek.
Erken seçim çağrıları gündemden kalktığı için muhalefet, bu tür ortak fotoğraf vermelerle yeni şeyler yapıyormuş algısı oluşturmaya çalışıyor.
Öyle ki Kılıçdaroğlu bu 6'lı toplantının, "Siyasi tarihimiz bakımından bir kilometre taşı olduğu"nu söylüyor. Erdoğan düşmanlığından gözleri kararmış muhalefet goygoycusu kalemler, "tarihî" bir toplantıdan bahsediyor.
Toplantıya katılanlar enini boyunu bildiğimiz isimler... Hiçbirinin bir başarı karnesi yok. 10 seçim kaybetmiş Kılıçdaroğlu, allanıp pullanıp umut diye sahneye sürülüyor. Batı merkezli bir proje çerçevesinde, Erdoğansız Türkiye planları için yol haritası yapıyorlar.
Tarihî olan nedir, sahi?
Daha önce birerli ikişerli bir araya gelenlerin bu defa 6'sı birden buluşunca tarihî olarak ne öne çıkıyor?
Muhalefetin, sadece Erdoğan düşmanlığı üzerine oturttuğu çabalar, aslında kendileri için çok sıkıntılı bir süreci de işaret ediyor.
Kılıçdaroğlu,"HDP'yi yok saymıyoruz. Hiçbir partiyi de yok sayamayız" demesine rağmen HDP Eş Genel Başkanları köpürüyor.
Pervin Buldan, "Bizi yok sayanları yeri, zamanı geldiğinde biz de yok saymasını iyi biliriz. Bir gün herkes bizimle görüşmek için yanımıza gelecekler, bizimle görüşmek için randevu isteyecekler. Biz öyle kolay lokma değiliz..." diyor.
Mithat Sancar da tehditlerini akademik üslupla sürdürüyor:
"Kim ki HDP'yi düşmanlaştırır, onun AKP ve MHP'den farkı yoktur. HDP olarak talebimiz, bizimle kamuoyuna duyurularak, açık, doğrudan ve şeffaf biçimde müzakere yürütülmesidir. 'HDP ile görüşüyoruz' demek yetmez. 'HDP'yi meşru görüyoruz' demek de yetmez. Esas olan, HDP'yle eşitler arası bir zeminde tereddütsüz, çekincesiz, doğrudan ve açık bir diyalog ve müzakere yürütmeyi kabul etmektir. 'HDP'yi hoş tutalım ama boş tutalım' gibi bir yaklaşımın da birilerinin gündeminde olduğunu ve bu konuda hazırlık yapıldığını görüyoruz..."
6'lı toplantıya davet edilmeyişleri, açıktan dışlanmaları, HDP'nin istiskal edilmesidir, aşağılanmasıdır.
Lafa gelince şu kadar milyon oyu var denilerek gönlü alınmaya çalışılan HDP, şimdi zillete mahkûm edilmektedir.
Düşününüz, bir parti, gözünün içine baka baka istiskal ediliyor. "Aramızda sana yer yok" deniyor. "Seninle yan yana görünmek istemiyoruz" deniyor.
Muhalefetin, birbirlerini siyaseten onursuzlukla damgalaması, demokratik zemini yerle bir eden aşağılık bir tavırdır.
Siyasi onurları hedef alan bir muhalefetten, ne kendilerine hayır gelir, ne de Türkiye'ye...
Türkiye'nin temel hiçbir meselesi için çare sunmayan, PKK ve FETÖ terör örgütleri ile mücadeleyi es geçen ve PKK, FETÖ destekçilerine af vaat eden bir muhalefet, Türkiye için gerçekten milli güvenlik problemidir...
Geçirdiğim COVID-19 rahatsızlığım sırasında geçmiş olsun dileklerini ileten, sağlığım için dua eden herkese kalbi şükranlarımı sunuyorum.