Ligin devre arasından faydalanıp, (Her seferinde olduğu gibi) MHK hakemleri gene kampa aldı. Eğitimler verildi, nasihatler edildi, aksayan yönlerin üzerinde duruldu, VAR anlatıldı.
MHK Başkanı Yusuf Namoğlu da; bir konuşma yaparak, hakemlerin davranış biçimleri üzerine eleştirilerini getirdi. Spor yazarları hakemleri uyarmaya yeltendiğinde, bunları abartılı bulanlar, haksız bulanlar, adaletsiz bulanlar, hatta kasıtlı/art niyetli bulanlar oldu.
Ben de, bütün bunların üzerine; MHK Başkanı’nın seminer konuşmasını bire bir esas alarak Türk hakeminin profilini çiziyorum. Bunlar benim ölçülerim/fikirlerim ya da görüşlerim değil; bizzat ve doğrudan Yusuf Namoğlu’nun tespitleridir.
Bizim hakemler şöyleymiş:
1- Temsilciler, soyunma odası koridorlarında neler oluyorsa yazmalarına rağmen; hakemler duyduğunu ve gördüğünü yazmıyor. Hiçbir şey yokmuş gibi arkasını dönüp gidiyor.
2- Dördüncü hakemler; teknik alan itirazlarında çifte standart uyguluyor. Mesela Fatih Terim gibi şöhretli teknik direktörlerin saygısız ve tehditkar itirazlarına hoşgörü ile yaklaşırlarken, özellikle Anadolu hocalarına karşı katı davranıyorlar. Teknik adamın şöhretine/gücüne/itibarına göre davranış farklılığı gösteriyorlar.
3- Saha içinde, zaman çalmayı hedefleyen sahte sakatlıklara fazla göz yumuluyor. Öyle ki; 7-8 dakika süren sakatlıklar var. Böyle olduğu halde, maçı sadece 3-4 dakika uzatıyorlar. Bu olmaz.
4- Bazı maçlar (4-5-6 farkla) oyun sonuna gelindiğinde; uzatma süresini bilinçli olarak daha kısa tutuyorlar. Maçı bir an evvel bitiriyorlar. Oysa böyle bir hak yok.
5- Kaleciler, bir karara itiraz için; ceza alanının bile uzağına kadar koştukları halde, hakemler kart göstermiyor. Oysa o kaleci, itirazında ısrarcı olursa, kırmızı kart bile çıkabilir. Seyirci kalıyorlar.
6- Kalecilerin vakit geçirmelerine gerekli tepkiyi vermiyorlar. 88’inci dakikada gösterilmiş sarı kartın neye ve kime faydası olur.
7- Duran topların kullanılmasından önce, itişip-kakışmalara seyirci kalıyorlar. Kart çıkarmıyorlar.
***
Hakemleri böylesine eleştiren ben olsam ya da herhangi bir spor yazarı olsa; MHK’nin kendisi isyan eder, bizleri art niyetli ilan ederdi. Ama kendileri söyleyince, adı özeleştiri oluyor.
Oysa Yusuf Namoğlu, gerçekleri hepimizden ağır söyledi. İnşallah uyarıcı/eğitici/caydırıcı bir etkisi olur.