Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide benzeri daha önce görülmemiş bir farklı hamle başlattı. Elbette ekonominin reel kuralları var ama bir de böyle kuralları alt üst eden bir lider var. İşte bazıları anlamasa da bu millet Erdoğan’ı, bu duruşundan dolayı seviyor.
15 Temmuz akşamı topyekûn direniş, o ihaneti püskürtmek, Erdoğan gibi bir lider olmasaydı başarılamazdı. Tam da büyük şairimiz Arif Nihat Asya’nın Fetih Marşı’ndaki çağrısına ses verildi:
Yüzüne çarpmak gerek zamânenin fendini
Göster; kabaran sular nasıl yıkar bendini
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini
***
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan…
15 Temmuz akşamı bütün millet genciyle ihtiyarıyla, erkeğiyle kadınıyla inandıkları, sevdikleri, güvendikleri Cumhurbaşkanlarının işaretini aldıklarında arkasından yürüdüler. İhaneti tezgâhlayanların hiç beklemediği, hiç ummadıkları kahramanlığı sergilediler. Fetih ruhunun ölmediğini, yaşadığını gösterdiler.
Dikkat ediyor musunuz, Sayın cumhurbaşkanı tevazusundan dolayı ancak şöyle söyleyebiliyor: (Geçtiğimiz ay ABD’nin CBS kanalında yayınlanan “60 dakika” programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisi ve ailesi için korkup korkmadığı yönünde sorulan soruya verdiği cevapta da bu ifadesini tekrar etti.)
“Bizim inancımızda bir şey var, biz teslimiyet içerisindeyiz, biz ölüme inanmış insanlarız, fakat böyle bir olayda eğer siz liderseniz, her şeyden önce halkınıza ölümsüzlüğün mesajını vermeniz lazım. Çünkü şuna inanıyordum, lider bir taşın arkasına saklanırsa, millet dağın arkasına saklanır…”
Evet, bir lider saklanmaz, “durduralım bu hainleri, ben buradayım, milletime olan inancımı, güvenimi hiç kaybetmedim, gelin meydanlara” dediğinde o millet de dağın arkasına saklanmaz, tankların üzerine çıkar…
Şimdi Sayın cumhurbaşkanı yeni bir çağrı daha yaptı. Türkiye’yi siyaseten köşeye sıkıştırmak için, ekonominin bir silah olarak kullanıldığını vurgulayarak şunu söyledi:
“Belirli mahfiller tarafından pompalanan olumsuz havanın yol açtığı, suni bir kur yükselişiyle karşı karşıyayız. Biz de, buna karşılık, her zaman olduğu gibi, devletin imkânlarını harekete geçirmenin yanında milletimizi farklı bir anlamda yardıma çağırdık. Dedik ki ‘Yastığınızın altındaki dövizleri Türk Lirasına çevirin, Türk lirası olmazsa altına çevirin. Çünkü karşılıksız para basmak suretiyle bizi döviz baskısına almak isteyenlere böyle bir cevabı verin.’ Benim vatandaşım geldi, Türk Lirasına yönlendi ve kim nerede elinde ne kadar dövizi varsa Türk Lirasına çevirmeye başladı. Milletime teşekkür ediyorum, vatandaşlarıma teşekkür ediyorum, sağ olsunlar var olsunlar. Bu millet, ‘eğer dert vatan ise millet ise, gerisi teferruattır’ diyor.
“Bir asır önce Çanakkale’de, 7 düvel, dünyanın en modern savaş imkânlarıyla üzerimize gelirken, bu milleti zafere ulaştıran işte bu inanç, işte bu imandır. Ölmekten korkmayan bir milletin karşısında hiçbir silah dayanamaz. Milletimiz, 15 Temmuz darbe girişiminin karşısına da, Çanakkale ruhuyla çıkmadı mı? Böyle bir milletin evladı olmaktan, böyle bir milletin Cumhurbaşkanı olmaktan şeref duyuyorum, onur duyuyorum. Bunun için Rabbime her daim hamd ediyorum...”
Millet de Cumhurbaşkanımız Erdoğan gibi bir lidere sahip olduğu için hamd ediyor.
İşte görüyoruz, millet döviz bürolarına akın ediyor, dolar düşüyor. Sosyal medyada aksakallı vatandaşın, milletle alay eden (ismini vermeyeceğim) birine seslenerek; “işte tankın üzerine de çıktım, doları da bozduruyorum” demesi, bu milleti tanımayanlara ne güzel cevap...