CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Enis Berberoğlu vakasından” sonra yaptığı açıklamada, “Gün gelecek, bu dosyalar nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan uluslararası mahkemelerde savaş suçlusu olarak yargılanacaktır” dedi. Genç meslektaşlarımdan biri de, “hangi savaş suçundan söz ediyorsunuz, biraz açar mısınız” diye de sormadı, laf ortada kaldı...
Zaten FETÖ çıkışlı ortada dolaşan çok laf var, “kontrollü darbe” gibi, bu laf da onlardan biri gözüküyor, ortaya at, mutlaka peşine düşecek olan vardır.
Soralım; laf -mümkünse- yerini bulsun:
1- Erdoğan ve işbaşındaki hükümet ile onun talimatları doğrultusunda PKK ile mücadele eden sivil-asker bürokrasi mi, “savaş suçundan”(!) yargılanacak?
Yoksa, emperyalizmin içimize yerleştirdiği, 15 Temmuz’da da milletin silahını millete doğrultmuş olan FETÖ ile mücadele mi, “savaş suçu” kapsamına giriyor?
Engin Altay, bu iki soruya “evet” diyorsa, söylenecek bir söz yok, zaten her şey aşikardır...
Yok, Amerika’daki neo-conlar ile siyonist lobinin yine FETÖ üzerinden pişirdikleri “MİT TIR’ları kumpasına” sarılıyorlarsa, CHP’ye gerçekten geçmiş olsun, varacakları nokta, “ihanet cephesidir...”
Herkesin kullandığı, perde arkasından destek bile verdiği DEAŞ’la mücadelede en tutarlı çizgiyi yakalamış Türkiye’yi, aktörleri belli bir kumpas üzerinden uluslararası mahkemelere taşıma gayreti, başka hangi cephede noktalanabilir?..
Üzerlerindeki şerefli üniformaya ihanet edip,emperyalistin topraklarında siyasi sığınmacı haline düşmüş kaçak FETÖ’cü askerlerin “Gerçeğin Peşinde” adını verdikleri 138 sayfalık yalanla dolu raporu sabırla okudum, onlar da “yargılanacaksın” diyorlar!..
Zaten rapor da, Kılıçdaroğlu’nun ağzından düşürmedi “kontrollü darbe” iddiasını desteklemek için yazılmış!..
Bu ne... Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’ye, emperyalistin ajanlarının sözcükleriyle konuşmak yakıştı mı, hayır...
Gazi’nin partisinin, emperyalist işgal darbesine direnmiş 80 milyonun hukukunu bir kenara itip, FETÖ’nün hukukunun peşine düşmesi yakıştı mı, hayır...
Gazi’nin partisinin, ülkenin beka savaşında toprağa düşen genç askerlerimiz için tek kelime etmeden HDP-PKK unsurlarıyla kolkola “adalet”(!) araması yakıştı mı, hayır...
Israrla söylüyorum, uyan ey CHP tabanı: CHP’yi bugün yöneten kadro Atatürk’e açık ihanet içindedir!..
Diktatörle el sıkışmak...
Döndüm, baktım, CHP 2011, 2013 ve 215’te iyi niyet heyetleriyle üç kez Şam’a gidip diktatörün elini sıkmış. İki yıl da bir bu işi yaptıklarına göre, bu yılı atlamasınlar, diktatör orada kendilerini bekliyor... Bitmemiş... Geçen yıl mart ayında da Mısır’ın darbecisi “general” Sisi’ye bir moral ziyaretinde bulunmuşlar...
El sıkıştıkları adamlar hapishanelerinde binlerce masumun tutulduğu, idam sehpalarının boş kalmadığı, demokrasi yanlılarının katledildiği ülkelerin diktatörleri...
Emperyalist/hegemonyacı güçlerin Ortadoğu halklarının başına bela ettiği, demokrasi umuduyla yükselen Arap Baharı’nı küresel güçlerin emriyle kanla boğan modern zaman Hitler’leri...
Kılıçdaroğluve kadrosuna göre bunlar “iyi çocuklar”, memlekette ayak basmadığı meydan bırakmamış, meşru seçimlerle seçilmiş Erdoğan ve siyaset arkadaşları “diktatör”(!), öyle mi, geçiniz...
Kılıçdaroğlu,“FETÖ’cü ablaların” kendilerini kameraların önüne attıkları, Kandil’in desteklediği, HDP’nin boy gösterdiği bir yürüyüşle adalet arıyor, buna da geçiniz...
Ana soru: Ne borcun var?..
Bir “kaset kumpası” ile Gazi’nin partisinin başına geçmek iyi bir şey değil, bak, adamı nasıl bağlamışlarsa siyaset meydanına çıkıp kendisinden bekleneni yapamıyor, “şahsım değil, millet önemlidir” diye ortalığı harmanlayamıyor, önemlidir.
Asıl soru şu: Bu FETÖ’cülere senin ne borcun var, onu söyle...
Kaçak FETÖ’cüler o raporda, Erdoğan, Yıldırım, Akar, Fidan, Perinçek ve Aksakallı’nın “esas darbeci” olduklarını savunuyorlar, sen de...
Saçma... Eğer böyle bir durum yaşandıysa, Perinçek o “cuntada” yer almaz, “cunta lideri” de 7 Haziran 2015’ten bu yana “milli duruşundan” milim taviz vermeyen Bahçeli olurdu, ondan tek kelime yok, niye?.. Çünkü, Bahçeli ile Perinçek’i aynı “kontrollü darbenin” içinde yazarsan köy kahvelerinde millet gülme krizi geçirir...
Bu, bir CIA operasyonudur...
ABD, 15 Temmuz’da “suç üstü” yakalandı, “kontrollü darbe” lafının etrafında yaşanılanlar, “uluslararası mahkeme” şantajları, bu durumu gözden kaçırmaya dönük algı operasyonlarıdır. CIA başaramadı, şimdi meseleyi üzerlerinden atmaya çalışıyorlar, bu kadar net...
Sen, yürümeye devam et, Washington’a kadar yolun var, artık Michael Rubin ile orada buluşursun...