Tarihî günlerden geçiyoruz. Tarihî hâdiseleri birebir yaşadığımızdan farkında olamayabiliyoruz. Balığın içinde bulunduğu sudan haberi olmaması misâli…
Bâtıl inançlar bir biryıkılıyor. Boynumuza geçirilen peşin kabuller koparılıp atılıyor. Batılaşma sapkınlığının, “Batı’dan gelen her şey iyidir, güzeldir” masalının sonuna geldik. Sömürgeci, tecavüzcü Batı’nın “Evrensel değerler” diye bizlere yutturduğu zokayı boğazımızdan çıkarmanın zamanı geldi.
Evet, boynumuza geçirilen zincirden, boğazımıza takılan zokadan kurtulurken canımız acıyor ama kurtuluşumuzun başka bir reçetesi yok; ya savaşacağız veyahut teslim olup evlatlarımıza onursuzluğu miras bırakacağız.
“Aman canım incinmesin”, “Ne olur ne olmaz ben sesimi çıkarmayayım” diyenler ‘tarafsızlık’ adı altında Müslüman Anadolu halkının düşmanlarının yanında yer almış kimselerdir. Her ne kadar kendileri bunun farkında olmasa da!..
“Kefen giydiğini” söyleyen ve bunu lafta değil özde söylediğini de 15 Temmuz gecesi gösteren bir Cumhurbaşkanımız var. Daha önce de yazmıştım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyayı sömüren küresel güçlere karşı savaş açmaya bilir, onlarla anlaşıp makamının keyfini çıkartabilirdi. Erdoğan buna tevessül etmedi ve her şeye rağmen de mücadeleden geri adım atmıyor. Geri adım atmayı bırakın her geçen gün mücadeleyi daha da yükselten koşar adımlar atıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarını takip ediyor musunuz? Haberlerde öne çıkartılan kısımlarından bahsetmiyor. Gazeteciler kendi yayın çizgilerine göre konuşmanın bir bölümünü öne çıkartıp gerisini görmüyorlar. Cumhurbaşkanının konuşmalarının tamamını dinlediğinizde veya okuduğunuzda Müslüman Anadolu’nun ruh köküne dönüşün yankısını yüreğinizde hissedeceksiniz. 15 Temmuz’u yaşamış bir lider “Tamam bu belayı savuşturduk ama başka zaman daha güçlü gelebilirler, bir uzlaşı yolu arayayım” diyebilirdi. Demiyor!.. Bedeli ne olursa olsun mücadele edeceğini de açıkça söylüyor.
Erdoğan’ın bu tavrı, bizim kesimin pasif abilerinin de ezberini bozuyor. Ömürleri “Aman sesimizi fazla yükseltmeyelim”, “Aman idare edelim” diyerek geçen ve Müslüman Anadolu halkını da kendilerine benzetmeye çalışanlar Cumhurbaşkanına ayak uyduramadıkları gibi bir de ayak bağı oluyorlar. Mücadele etmek yürek işidir. Yüreği yetmeyenlerin kendilerini ‘ağır abi’ diye pazarlamalarını sindirmeye da benim mide yetmiyor! Şâyet15 Temmuz gecesi işgalciler başarılı olsalardı bu tipler neler yazarlardı neler: “Efendim biz zaten kendisini uyarmıştık, Batı’ya kafa tutulur mu? Batı’nın evrensel değerlerden vaz geçilir mi!”
Neler yazar neler söylerlerdi! Allah’a hamd olsun işgalcinin hevesi ve bu sümsüklerin lafları kursaklarında kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan mücadele çıtasını yükselttikçe birilerinin de nabızları yükseliyor. Yükselsin, hiç değilse ahir ömürlerinde aksiyonun lezzetini tadarlar!..