Yunanistan, 30 Haziran’da IMF’ye olan 1,5 milyar euroluk borcunu ödeyemedi. 20 Temmuz’da AB Merkez Bankası’na ödemesi gereken 3 milyar euroyu da muhtemelen ödeyemeyecek. Toplam borcu yaklaşık 350 milyar olan Yunanistan borcunu döndürebilmek için kabaca yeniden borçlanma ve bir kısım borcunun silinmesini ya da vadesinin uzatılmasını istiyor. Bu çerçevede talep ettiği miktar, 60 milyar euro civarında. AB ise bu taleplerin karşılığında Yunanistan’ın çok kısa vadede radikal bazı koşulları yerine getirmesini bekliyor.
AB, her alanda vergilerin artırılması, emeklilik yaşının 67’ye sabitlenmesi ve adalardaki vergi muafiyetlerinin kaldırılması gibi koşulların yanı sıra Selanik ve Pire limanlarının, ayrıca telekom firmasının özelleştirilmesi ile savunma harcamalarının düşürülmesi ve bazı adaların satılması gibi yaşamsal konularda ısrarlı. Ayrıca 50 milyar euroluk mal varlığını rehine bırakması isteniyor.
Yunanistan hükümeti, tam da bu konularda taviz verilsin mi diye halka sormuş ve halk da “hayır” demişti. Ancak AB, daha doğrusu Almanya, Yunan halkının ne dediğiyle katiyen ilgilenmiyor ve yukarıdaki konuları meclisten geçirerek kanuna dönüştürme garantisi istiyor, yoksa 5 yıllığına Yunanistan Euro Bölgesi’nden çıkarılacak.
Ağır hükümler
Ortada sadece mali ve ekonomik bir sorun yok. Konu aynı oranda gayet siyasi.
Yunanistan’ın yapması gerekenler listesine bakıldığında, Yunanlıların topraklarının parsel parsel satılacağını düşünmelerine yol açan hükümlerle güvenlik zafiyeti yaratacak konular bulunuyor. Telekom özelleştirilmesi ve savunma harcamalarının düşürülmesi, güvenlik meselesinin başında geliyor.
Bunca silahı neden ve kim Yunanistan’a satıp borçlandırdı diye sormak lazım. Almanya Türklere karşı silah satıp dururken Türkiye’nin saldıracağını düşünmüyordu her halde. Sattıklarının parasını nasıl geri almayı hesapladığını da, bugün anlıyoruz.
Mal varlıkları ve topraklarının satılma ihtimali ise Yunanistan’ı en fazla sıkıntıya sokan konu... AB, Yunanistan’a kapitülasyon uygulamaya kalkarak halkın aynı zamanda onuruyla da oynanıyor. Ancak bu olasılık aynı zamanda bazı AB üyesi devletlerin adeta ganimet yarışına girmelerine neden olmuş vaziyette.
AB maliye bakanları toplanacaktı, iptal oldu onun yerine Euro Bölgesi bakanları toplandı. Yani Britanya toplantıda olmasın istendi; Almanya ile Fransa baş başa karar aldı. Bu tutumun İngiltere’nin adalara ve limanlara talip olmasıyla ilgisi pekala olabilir. Londra’daki komisyon firmaları şimdiden adaların satış reklamlarını yapmaya başladılar bile.
Komşu komşunun külüne muhtaç
Öte yandan, konu Türkiye’yi de fevkalade ilgilendiriyor. Özellikle küçük de olsa bazı adalar satılırsa Ege’de Türkiye’nin tek komşusu Yunanistan olmaz. Sadece bu nedenle bile Türkiye bazı adımlar atabilir.
Türkiye, savunma harcamalarının azaltılmasını teşvik edecek garantiler verebilir, satışa çıkan adaları almak yerine uzun vadeli kiralayabilir; liman özelleştirmelerine girebilir, Euro Bölgesi’nden çıkarsa Drahmi basma maliyetinden kurtulması için Türk Lirası kullanmaları önerilebilir, Yunanistan ile özel ticari ve ekonomik anlaşmalar imzalanabilir. Yani Yunanistan’a İngiltere ile Almanya arasına sıkışmışlıktan çıkması için ufak bir kapı aralanabilir.
Yunan halkının onurlarını koruyan önerilere ihtiyaçları var. Türkiye bunu yapabilir, akmasa da damlayan tarzda el verebilir. AB’nin iyice kriz yaşamasını kenarda bekleyen başka ülkeler var. Ruslar, Çinliler ya da Amerikalılar şu ana kadar “açık” biçimde devreye girmediler. Türkiye bunu yapabilir, akmasa da damlayan tarzda el verebilir. AB’nin iyice kriz yaşamasını kenarda bekleyen başka ülkeler var. Ruslar, Çinliler ya da Amerikalılar şu ana kadar “açık” biçimde devreye girmediler; Türkiye acele karar vermeli.