ABD’nin İŞİD’e karşı Irak ve Suriye stratejisi risk almamak üzerine kurulmuştu. O yöntemin işe yaramadığı, şimdiye dek anlaşılmadıysa, üç vakte kadar anlaşılacak.. En son -Neyin olmayacağını anlama sürecindeyiz- demiştik... Maliyeti yüksek bir deneme-yanılma süreciyle ABD strateji-taktik provaları yapıyor. Her durumda -yumurtaları kırmadan omlet yapma- projesi başarısız.... Obama yönetiminin dehşetle uzak kalmak istediği iki unsur var: Araziye asker indirmek ve Şam’da rejim değişikliğinin ihalesini üstlenmek... Ucu Şam’a dayandığı için, Türkiye’nin tampon bölge istekleri bu yüzden kenarda tutuluyor.
Sonunda Türkiye’nin dediği noktaya gelineceğini şimdiden tahmin edebiliriz. Ama maalesef bu zaman alacak ve kaybedilecek zamanın da maliyeti olacak.... Araziye asker indirme ihtiyacının doğacağını ABD Genelkurmayı ve bu işi bilen bütün askerler söylüyor. Arazide Peşmerge ve Irak Ordusu’na güveniliyordu. O dağlara kar yağdı.
Tampon bölge meselesinin aciliyetini ABD Genelkurmay Başkanı bizzat biliyor. ABD Genelkurmayı uzunca bir hazırlık sürecinin ardından İŞİD’e karşı harekatın başlayacağını hesaplıyor. Harekat, İŞİD elindeki kentlerin kurtarılması ve arazinin temizlenmesini amaçlayacak. Bu harekatta ABD ve koalisyonun üstleneceği görevler ve araziye inecek postallar da olacak, ancak daha o aşamada değiliz. Bu plan aylarca uzakta.
Ve harekatın bu ileri aşamasında Türkiye’nin istediği gibi tampon bölgeler-uçuşa yasak bölgeler olacak. ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey hafta sonunda ABC TV’sine konuşurken soruyu kendisi sorup, kendisi cevapladı: ‘Harekatın parçası olarak uçuşa kapalı bölge gereği doğacak mı? Evet... Henüz siyasiler bana bir görev verdi mi? Hayır... ABD Genelkurmayı siyasetin verdiği, Başkomutan Obama’nın verdiği emri uygulamaya kurgulanmıştır. Emir gelene kadar her olasılığı siyasetin tercihine sunar, siyasi emir gelince de itirazı bırakıp uygular. Halen Türkiye’nin isteklerine, muhalefetteki Cumhuriyetçiler daha yakın duruyor. Cumhuriyetçiler, Obama’dan memnun değil.
ABD Genelkurmay Başkanı Suriye’de bir tampon bölgeyi -hem İŞİD hem de Şam’ın tehdidinden arındırılmış bir bölge- olarak görüyor. Böyle bir bölgenin Şam rejimine yönelik güç dengesini değiştirmeyeceğine de inanıyor. Ama ileride istenirse, bu bölgeyi ilan edip, tutabileceğini ve tehditleri bertaraf edeceğini biliyor.
Bu aralar ABD Genelkurmayı herhangi bir harekatın parasal maliyeti ile de yakından ilgili. Savunma Bütçesi budandıktan beri ABD tek bir kurşunun maliyetini hesaplıyor. Siyasiler bütçe dışı yeni görev verdikleri zaman Genelkurmay ‘O görev için paramız yok, görevi istiyorsanız ödeneği de çıkartın’ diye talepte bulunuyor.
Dempsey, Suriye’de uçuşa kapalı bir bölgenin aylık maliyetinin 1 milyar dolar olacağını hesaplamış... İş neredeyse arsa metrekare maliyetine gidiyor. Bölgenin büyüklüğünü ve km kare başına kaç para hesaplandığını aradık, ama bulamadık.
Ve Genelkurmay Başkanı, Bağdat Havaalanı’nın İŞİD’den bir roket atışı uzakta kaldığını, İŞİD’in havaalanına fazla yaklaştığını da bildirdi. Son yazıda Anbar bölgesinden Bağdat’a yönelik tehdidi anlatmıştık. Aynı durum sürüyor... İŞİD havaalanına fazla yaklaşıp bölgedeki cengaver Irak ordusunu hırpalayınca, ABD helikopter kaldırıp alçak uçuşla bombardıman yapmak zorunda kalmış. Dempsey, -Havaalanı bize lazım, İŞİD’e geçmesine izin veremeyiz- dedi. Bağdat’ın İŞİD’e düşmesi beklenmiyor, ama havaalanını menzile alacak durumdalar.
Bütün bunlar, bombardımanla İŞİD’i vurmanın faydası var mı-yok mu- sorusuna gidiyor. Uçuşa çıkan koalisyon uçaklarının yalnızca yüzde 10’unun hedef bulup bomba bıraktığı- konuşuluyordu. Yani kalan yüzde 90 hedef bulamıyor. Dempsey yüzde hesabına girmedi, ama İŞİD’in de araziye uyup hedef küçültebileceğini söyledi. Dempsey’e göre Erbil’in ve Bağdat’ın korunması, halen ABD’nin başarıları arasında.
Bağdat’a girişi tutan Anbar eyaletinin korunamamasının sorumluluğunu ise kimse üstlenmiyor. Dışişleri Bakanı Kerry -Irak’ı Iraklılar İŞİD’den geri alacak. Anbar için, Anbar’daki Iraklılar savaşacak- dedi.... Aynı sıralarda Anbar’daki Sünniler Anbar’ı korumak için ABD askerinin gelmesini istemişlerdi... Ortada bir yanlışlık var: Herkes, diğerinin kendi adına vekaleten savaşmasını arzuluyor. Irak için savaşacak Iraklı, Anbar için savaşacak Anbar’lı aranıyor. Daha pek bulunmuş değil.