Bu köşeyi takip edenler, yazılarımda "Batı Medeniyeti" ifadesini kullandığımı bilirler. "Medeniyet" kelimesine özellikle "batı" bağlamında olumlu bir anlam yüklemediğimi de bilirler. Her fırsatta kendini gösteren bir dünya tasavvurunu, bir varlık algısını, bir karakteristik tutumu, eşyaya, insana, hayata dair bir genel bakışı, bir yinelenen duruşu anlatmak istiyorum. Bu anlamda batı bir medeniyettir ve bu medeniyetin dünya gündemine girdiği, dünyaya egemen olduğu günden beri, özellikle tarihin akışı açısından kırılma noktası sayılan kritik eşiklerde, büyük alt üst oluşlarda sergilediği karakteristik bir duruşu var. Son Gazze olaylarındaki gibi.
Batı medeniyetinin günümüzdeki lokomotifi ABD'nin başkanı Biden'in "önümüzdeki günlerde Gazze'ye havadan yardım indireceğiz" dediğini duyduğumda, şimdiye kadar beni yanıltmayan gözlemlerime dayanarak "işte budur batı medeniyeti" dedim. Tabi "bundan önce Mısır, Ürdün ve BAE de havadan yardım indirdiler. Görüldüğü gibi "İslam medeniyeti"nin duruşu da pek farklı değil" diyeceklerin çıkacağını da biliyorum. Her şeyden önce İslam medeniyetinin duruşunu sergilemiyorlar, onu bir kenara yazalım. Bunun nedenini, niçinini başka bir münasebete bırakalım, o bir bahs-i diger. Aslında bu tavır, söz konusu ülkelerin çaresizliğini yansıtır. Batı medeniyetinin kendileri için belirlediği alanın içinde hareket etmek zorunda olan zavallılar olduklarını gösterir. En fazla şöyle diye biliriz, bu, mesela kurak mevsimlerde vahşi hayvanların susuzluktan, açlıktan telef olmaması ve batılı beyaz adamın safari zevkinin devam etmesi için dağlara, ormanlara su depolarını, yem balyalarını bırakmak kadar masum ve medeni bir davranıştır.
Batı medeniyeti tasavvurunda insan, batılı beyaz adamdır çünkü. Dünyanın gerisi, mallarıyla, mülkleriyle, ürünleriyle, hayatlarıyla, acılarıyla, mutluluklarıyla batılı beyaz adamın zevkine hitap etmekle yükümlü, İsrail savunma bakanının deyimiyle "hayvansı" varlıklardan başka bir şey değildirler. Batı, bunların her şeyinden istifade etme hakkına sahiptir, hayatları kadar ölümlerinden bile. O yüzden Filistinli şair Mahmud Derviş "ölümü seviyorlar benim" demişti haklı olarak. Bu açıdan Serengeti'de vahşi hayvanların savunmasız ceylanları hunharca parçalamalarını, zevkin doruklarında izleyen safaricilerin tavrı ile dondurma yalayarak Gazze'ye havadan yardım indireceğini söyleyen Biden'in tavrı arasında herhangi bir fark yoktur. Aynı medeniyetin tavrını yansıtıyorlar.
Aynı şekilde hayvanat bahçesine kıstırılmış zavallı bir maymuna tel örgülerin arkasından, belki de acıyarak, muz atan bir çocuğun tavrı ne anlama geliyorsa, yukarıda adı geçen bölge ülkelerinin Gazze'ye havadan yardım atmaları da o anlama gelir. Asıl önemli olan, o hayvanat bahçesini kuran ve batılı beyaz adamlardan ibaret "insan"ların zevkine sunan medeniyetin anlayışıdır. Asıl önemli olan, Gazzelileri bir kafese kıstırıp İsrail'e parçalatan batılı beyaz adam medeniyetinin tavrıdır.
Yuh olsun size ve medeniyetinize!