Karardan önce “YSK demokrasi adına, bu ülkenin geleceği adına, bu şehrin geleceği adına, ülkenin uluslararası alanda demokrat bir ülke olduğunu ispat etmeleri adına yarın en doğru kararı verecek, Türkiye'nin önünü açacak” diyerek güvendiği YSK’yı karardan sonra hiyanetle suçlamak İmamoğlu’nun tutarlılığı açısından önemlidir.
CHP Genel Başkanının YSK üyelerini teker teker sayıp yuhalattırması bırakın bir siyasiyi sokaktaki sıradan bir insanın bile tevessül etmeyeceği hadsizliktir.
Karar beğenilmeyebilir, eleştirilebilir ama hakaret ve tehdit ne insanidir, ne hukukidir ne de demokratiktir.
23 Haziran’da İmamoğlu gerçek oyuna kavuşacaktır. Kazanırsa yine başkan olacaktır. Bir farkla bu kez şaibesiz kazanmış olacaktır.
Yıldırım kazandığı takdirde de 31 Mart’taki şaibe bu kez sandıkta tescillenmiş olacaktır!
***
Demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk edebiyatıyla İmamoğlu’nu destekleme gayretinde olanlar boşuna telaş etmektedirler, İmamoğlu eğer seçimi kazanırsa tıpkı Ankara’da tıpkı Antalya da tıpkı Adana’da olduğu gibi mazbatası teslim edilecektir.
Mesele şaibe meselesidir, makamın teslim edilip edilmemesi değildir!
YSK kararını beylik kelimelerle eleştirmenin, tehdit savurmanın, bağırıp çağırmanın sonuca faydası yoktur. Kendine güvenen seçime hazırlanır.
***
Başta ABD olmak üzere YSK kararı üzerine Türkiye’ye ders vermeye kalkışan batılılar önce ülkelerinde barındırdıkları, bebek katili terör liderlerinin, teröristlerin, halka kurşun sıkan darbecilerin ve terör örgütlerine sundukları desteğin, özgürlük ve demokrasiyi katleden darbelere desteğin hesabını vermelidirler.
Batının Türkiye’ye demokrasi, insan hakları ve özgürlükler dersi vermeye hakkı yoktur.
Mısır’daki darbeyi nasıl destekledikleri, 16 Temmuz darbecilerini nasıl korudukları, DAİŞ ve PYD terör örgütlerine nasıl koltuk çıktıkları, savaş suçlusu Esed’i ve Hafter’i nasıl koruyup destekledikleri, Gazze’ye yapılan saldırıları nasıl özendirdikleri malum!
YSK ise anayasal bir kurum olarak yukarda izah edildiği gibi bir şaibeyi ortadan kaldırıp kararı halka bırakmıştır.
***
Mağduriyet konusu da çarpıtılmaktadır.
Mağdur olan İmamoğlu değil Yıldırım’dır.
29 bin oy farkla seçildiği ilan edilip mazbatası verilen İmamoğlu’nun oy farkı itiraz sonucu oyların sadece yüzde onu yeniden sayılınca 13 bin 729’a gerilemiştir. 15 bin oy Yıldırım’a geçmiştir.
Oyların sadece yüzde onu yeniden sayılınca 15 bin oy alan Yıldırım’ın oyların tamamının sayılması halinde büyük farkla seçimi kazanacağı rakamlarla ortadadır.
Dolayısıyla mağdur olan İmamoğlu değil bizzat Yıldırım’dır.
***
Tabii bu da bir iddiadır. Hem bu iddianın hem de İmamoğlu iddiasının sağlaması 23 Haziran’da yapılacaktır.
Kararı demokratik bir yöntemle seçmen verecektir.
Dolayısıyla çözüm hukuk içinde demokratik yollarla sağlanacaktır. Ne hukuk zarar görecektir ne demokrasi ne de adaylar.
Tıpkı İmamoğlu’nun YSK kararından önce söylediği gibi, YSK demokrasi adına, bu ülkenin geleceği adına, bu şehrin geleceği adına, ülkenin uluslararası alanda demokrat bir ülke olduğunu ispat etmeleri adına en doğru kararı vermiş ve Türkiye'nin önünü açmıştır!