ABD YPG'ye ağır silahlar verdi.
Türkiye'ye dedi ki: İşte o silahların envanteri. Silahlar başkasının eline geçmeyecek.
Ardından “Türkiyesiz” Rakka harekatını, omurgasını YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile başlattı.
Türkiye'ye ve Arap dünyasına dedi ki: YPG, Rakka'da kalıcı değil. Tedirgin olmayın.
Amerika'dan yapılan açıklamalara baktığımızda YPG'nin, Rakka harekatı dahil Suriye'deki tüm operasyonlarda “Babasının hayrına” bir rol üstlendiği intibaı ediniyoruz.
Bu mudur?
Tabii ki bu değildir.
Türkiye de bunu biliyor.
Türkiye neyi biliyor?
- PYD/YPG'nin PKK'nın uzantısı olduğunu biliyor.
- PYD/YPG'nin, PKK ile birlikte, Suriye'den Türkiye'ye uzanacak bir politikanın icracısı olduğunu biliyor.
- Ve şu anda YPG'nin varlığını koruma, Suriye'nin iç savaş ortamında etkinlik alanını genişletme, Amerika ile işbirliği yaparak silahlı yapı anlamında güçlenme ve önce Irak'takine benzer bir oluşum için, sonra da daha geniş bir bölgesel yapılanma için bir takvimi bekleme. Türkiye bunu da biliyor.
Şu ana kadar PYD'nin hesabının Suriye ayağı tuttu denebilir. PYD Suriye'de “Amerikan himayesi”nde etkinliğini artırıyor.
YPG'nin Rakka Operasyonunda rol almasının hedefi “Rakka'da yerleşmek mi?” diye sorulsa bunun cevabı hayırdır. O açıdan ABD'nin Türkiye'ye veya Arap dünyasına söylediği yanlış değildir. Ama YPG'nin Rakka operasyonunda rol alıp, Suriye'deki asıl hedefi için önemli bir ilerleme gerçekleştirdiği hususu ortada duruyor.
Asıl hedef ne?
Kuzey Suriye'de, Türkiye sınırında bir alanı kontrol etmek. Bu alanda uzun vadede kendi “Özyönetim”ini kurmak.
Bu alan neyi kapsıyor? En azından Fırat'ın doğusundan Irak sınırına -ki orada da Barzani yönetimi var- kadar olan kısmı. Fırat'ın batısında ise Afrin, bir PYD/YPG kantonu niteliğinde oluşuyor.
Türkiye buna karşı teyakkuz halinde ama bunun şu anda YPG'nin Suriye'deki hesaplarını engelleyebildiğini söylemek mümkün değil.
Çünkü Rakka'da Amerikan birlikleriyle yan yana duran bir YPG var, Fırat'ın doğusunda Amerikan himayesinde, Afrin'de Rus himayesinde bir YPG/PYD var.
Ne yapacak Türkiye?
“Acaba YPG'ye karşı sınır ötesi bir harekat mı söz konusu” diye konuşulmaya başlandığında Fırat'ın doğusunda Amerikan birlikleri devriye gezmeye başladı, Afrin'de Rus birlikleri...
Amerika -muhtemelen Rusya da- YPG/PYD'ye, “Türkiye'yi şimdilik rahatsız etme, Suriye'deki varlığını güçlendir, zaman içinde Eşref saati bekle” diyorlardır.
Eşref saat!
Bölgede olan bitenin kollanması, güçlenmek, güçlenmek ve süper güçlerin himayesinde adım adım ilerlemek.
Bu noktada Türkiye olarak, “Dost, müttefik” Amerika'dan kaygılarımızın paylaşıldığı gibi bir karşılık görmedik. Amerika'nın tavrı, “Türkiye'yi de çevrelemek” gibi bir izlenim veriyor. Türkiye'nin terör belası ile sürekli boğuşmasını, daha ötede etrafının sarılmasını öngören bir tavır. Rusya da pazar günkü yazımda Dugin'in sözleriyle ifade edildiği üzere “Kürtler sadece Amerika'ya kalmasın” mantığı içinde hareket edince YPG/PYD, iki süper gücün koruma alanı içinde ilerleme imkanı buluyor.
Elhasıl YPG “babasının hayrına” ABD planlaması içinde katılmıyor Rakka operasyonuna...
ABD'nin muhtemel başka planına umut bağlayarak hareket ediyor.
Belki 10, 20 yıl Türkiye'ye saldırmaz YPG. Amerika da, onlara verdiği silahları bir şekilde kontrol altında tutar. Ama bu 10-20 yıl içinde Türkiye sınırında bir PYD/YPG yapılanması oluşur. Bu 10-20 yıl içinde Irak'taki Kürt yönetiminin PKK ile ilişkisi ne olur, Sincar ne olur, bir soru. Bunların Türkiye'ye yansıması ne olur, bir soru. Amerika o zaman Türkiye'ye ne der, bir soru.
Tarihi akış içinde 10 yıllar çok uzun zaman değil. Bölgedeki 100 yıllık yapılanma güncelleniyor ne de olsa...
***
KATAR'A KUŞATMA: Başta Suudi Arabistan olmak üzere Mısır, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) “Teröre destek verdiği” gerekçesiyle Katar'la diplomatik ilişkileri kesme kararı alması, Türkiye açısından da son derece anlamlı. Bölgede oyun bitmiyor.