UEFA, Fenerbahçe ve Beşiktaş’a son derece ağır cezalar verdi.Şimdilik sadece kulüpler ve taraftarlarının canı yandı, olaylara adı karıştığı iddia edilen kişilerin durumu daha sonra netleşecek.
Kimse kusura bakmasın, bu tablonun sorumlusu sadece adı geçen kişiler değil.
Onlara yardım ve yataklık eden ya da suçlularsa, bu suçu işleten medyayı ve özellikle de televizyonları es geçemeyeceğim...
***
Yardım ve yataklık dedim, ağır cümle ama doğrusu tam olarak bu. “Sen ne dersen doğrudur Başkanım”,”Sen neylersen güzel eylersin...” diyenler Fenerbahçe’nin bugün geldiği noktanın sorumluları değil mi?
UEFA’da savunma yapıldığı günden beri “Başkan şöyle fırça attı, adamları böyle haşladı” diye yazanlar, anlatanlar, gördünüz mü fırçayı, haşlamayı?
Bu, kariyerlerini kim olursa olsun “başkan severek” devam ettirenler.
Bir de tam aksi durumda olanlar var...
Yani kariyerlerini belirli kişilere takarak ve onlarla girdikleri polemiklerle sürdürenler.
Birini sever ya da sevmez, bir takımı tutar ya da tutmazsınız, o ayrı hadise, ama yorum yapıyorsanız objektif olmak zorundasınız.
Türkiye’de işini bu şekilde yapan çok az insan var...
***
Bir başka önemli nokta daha var...
Şampiyon olmak hem madden hem de manen o kadar önemli bir hale getirildi ki...
Önemli olanın sportmence yarışmak olduğunu söyleyen kaç yorumcu gördünüz siz?
Taraftar, vesaire kimse maval okumasın.
Bir ilçe takımı olan Manisa Akhisar’ın sezon sonu verdiği mücadeleye herkes saygı duydu.
Daha vahim olanı şu,
Bugüne kadar bir ya da birkaç sezon şampiyon olamamak, adını on yıllarca kirletmekten daha iyidir diyen bir yorumcu duydunuz mu siz hiç?
UEFA’nın futbol yorumculuğu kriteri olsaydı Türkiye’deki çoğu yorumcunun alacağı ceza Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın alacağı cezadan daha fazla olurdu...