Rahmetli ninem, Tek Parti Rejiminin yasaklarından nasibini aldığı için Kuran'ı Kerim okumayı öğrenememişti. İleri yaşında az çok öğrendiyse de hata yapmaktan korkar ve okumazdı. Buna rağmen sayısız kere Kuran'ı hatmetmiştir. Özellikle Ramazan ayı geldi mi hiçbir mukabeleyi kaçırmaz, hoca hanımlar okur o da suparasıyla takip ederdi. Sair zamanlarda da kendi hatim ederdi. Kuran'ı Kerim'i hatasız okuyamayacağından korkan bu kadın, her satırında bir namaz suresi okuyarak defalarca Kuran hatmetti. Onun imanı, Peygamber sevgisi ve okuyamasa da Kuran'ı elinden düşürmeyişi beni hep çok etkiledi. Allah, her satırına bir İhlas ve Fatiha suresi okuyarak yaptığı hatimleri kabul etmiştir.
Rahmetli ninem, "Ben öğrenemedim, siz öğrenin, arkamdan okursunuz" deyip bizi camiye götürerek yaz tatillerinde Kuran öğrenmemizi sağladı. Dinini yaşamaya çalışan ancak dini konularda konuşmaktan ziyadesiyle çekinen biriyim. Kendi başıma yorum getirecek ilme sahip olmadığımdan da güvendiğim alimlerin içtihadına tabi olmayı kendi adıma daha doğru bulurum. İlmihal konularında ise mezhep imamları zaten bir çerçeve çizmiştir.
Ortalamayı temsil ettiğimi düşünerek yazdım bunları. Ne Kuranı Kerim'i feminist bir okumaya tabii tutacak hadsizlik ne de içinde yaşadığımız çağı, toplumu -Allahın bilgisinde değilmişçesine- reddeden selefi bir katılık içindedir günümüzün Müslüman kadını. Ancak buna rağmen Allah, Peygamber, Kuran denilerek konuşan kişilerin sözleri çoğu zaman incitici gelir kadınlara.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 8 Mart Dünya Kadınlar gününde yaptığı konuşma, literatürdeki 'ihya' ve 'tecdit' kelimeleri yerine 'güncelleme'yi kullandığı için bir kesim tarafından eleştirilse de art niyet aramayanlar çok iyi anladı onun ne demek istediğini.
Peygamberlere rağmen kadınların erkekler tarafından ezildiği, şiddete maruz kaldığı bir gerçek. Hz. Hatice'nin, risaleti Peygamberimize müjdeleyen kadın olmasına, Mekke'deki zor yıllarda malını ve nüfuzunu İslam uğruna harcamasına, en çok hadis rivayet eden Hz. Aişe'nin İslam tarihindeki önemine, Peygamber Efendimizin hayattayken kadınların mescitte ve hayatın içinde ayrıma tabi tutulmamasına rağmen İslam tarihinin ilerleyen dönemlerinde kadınlar Peygamberin sünnetine aykırı şekilde ikincilleştirilmiştir.
***
Bugün sosyal medyanın dini vaaz için kullanılması ve cımbızlama yönteminin neticesi olarak bazı hocaların sözleri, onların amacının dışında bir anlama kavuşmakta ve 28 Şubat günlerini hatırlatacak soruşturmalara konu olmakta.
Soruşturma açılmasının yanlışlığı bir tarafa, söz konusu hocalarımızın hikmeti değil de kendi ahkamlarını öne çıkartan vaazlarının, umumun ve özellikle de yeni neslin dine bakışına olumlu değil olumsuz tesir ettiği bilmelidir.
Dini pratikleri ümmi bir nineden taklit ederek öğrenmiş biri olarak, pek çok konuda hocaların ne dediğine kulak veriyorum. Ancak şunu da görüyorum, pek çoğunun anlattığı şekliyle din, özellikle genç nesil için hiç davetkar değil.
***
Bir de açıktan dinin istismar edilmesi sorunu var ki bunu "farklı yorum" diyerek meşrulaştıramayız da. Soruşturma açılacaksa Allah'ı, Peygamber'i, Kuran'ı, insanların dini duygularını ticari menfaate çevirenlere açılması gerekiyor. "Peygamberimizin sakalının yıkandığı su" diyerek tesis açılışı yapanlara, televizyon ekranlarından "Nelere nelere para harcıyorsunuz, Yasin-i Şerif'i mi almayacaksınız?" diyerek Allah'ın ayetlerini satışa çıkaranlara soruşturma açılması gerekiyor.
'Güncelleme' kavramı etrafında başlayan tartışma inşallah bir hayra vesile olur.