22. Dönem Aksaray Milletvekili ve TPB İstanbul Şube Saymanı değerli dostum Ahmet Yaşar Bey uzun zamandan beri bizi Aksaray'a davet eder, yoğunluğumuzdan dolayı zaman ayıramadığımız için de sitem eder dururdu.
Geçen hafta eski Çevre ve Şehircilik Bakanımız ve TPB İstanbul Şube Başkanı İdris Güllüce Bey, 'Ahmet beyin davetine artık icabet edelim.' deyince siyasi tartışmalardan biraz nefes alalım diye hafta başında Aksaray ilimize gittik. Ankara'dan da Ahmet Bey dönem arkadaşımız Nihat Eri'yi getirdi.
Düzce Gölyaka depreminde oradaydık. Şükürler olsun ki Rihter ölçeğiyle 6, yüzeye etkisi 8 şiddetindeki depremde korkulan olmadı, binaların %80'inin yenilenmiş olması sebebiyle fazla hasar görmedik. Deprem öldürmez bina öldürür gerçeğini yaşamış olduk. Tüm yetkililerin çok kısa sürede deprem bölgesine ulaşıp ilgilenmeleri de devletimizin ne denli hazırlıklı ve duyarlı olduğunu göstermesi bakımından sevindiriciydi.
Depremi böyle hafif atlatmış olmanın verdiği rahatlıkla Aksaray'da 4 gün geçirdik. Dinlenemedik, Ahmet beyin uyguladığı program ile yorulduk ama değdi.
Bölgenin tek termal tesisi olan, 500 yatak kapasiteli, yeşillik içinde, küçük villalardan oluşan yatay mimariye sahip, turistik gruplara ve toplantılara ev sahipliği yapan Ihlara Termal Termal Tatil Köyü tesislerinde misafir edildik.
Ahmet Bey bizi önce hemen yakındaki Ihlara Vâdisi'ne götürdü.
Türkiye'deki turistik mekânların çoğunu görmüş olmama rağmen Ihlara'yı atlamışım. Nasip bu günlereymiş. Bu harika mekâna daha önce gelmediğim için hayıflandım doğrusu.
Melendiz Nehri'nin hayat verdiği, eşsiz tabii güzelliklerin insanı büyülediği harika bir vâdi. Dik derin ve dar bir vâdi olmasına rağmen büyüleyici tabii güzellik vermiş Mevla. Altından ırmaklar akan cennet misali bir mekân. 'Ihlara vâdisi, bitki örtüsü, kilise ve şapelleriyle, doğa, tarih, sanat ve kültür olgusunun bir araya geldiği' muhteşem bir mekan.
18 km uzunluğundaki vâdideki yollarda hiçbir aracın kullanılması mümkün değil. Patika yollardan ancak yürüyerek gitmek mümkün. Buna rağmen o uzun yoldaki tabii güzelliğin verdiği huzur ile yorulduğunuzu bile hissetmiyorsunuz.
Tek tavsiyem vâdiye üst tarafındaki 384 basamağı inerek girmeniz. Vâdiye düzayak olan alt tarafından girerseniz çıkmak için 384 basamak tırmanmanız gerekir ya da geri dönüp kilometrelerce yürüyeceksiniz.
Selime kapısından girerseniz 14 km, Belisırma kapısından girerseniz 7 km. yürüyorsunuz
Ahmet Bey bizi vâdiye bu zorluğu görelim diye olmalı ki, alt tarafından Belisırma kapısından soktu ve 384 basamağı tırmanmak zorunda kaldık.
Doğrusu bu tabiat kültür ve sanat hazinesine bir asansör, bir teleferik yahut yürüyen merdiven yapılmamış olması çok ama çok büyük bir eksiklik.
Mekânı birkaç kez ziyaret ettiği bilinen turizm bakanının bu konuya el atmamış olması düşündürücü.
Bu güzel mekâna hem iniş çıkışı rahatlatacak bir formül bulunması hem de toprak yollarına yağmurda da rahat yürünecek şekilde ahşap veya taş döşenmesi bir ihtiyaç gibi duruyor.
Ayrıca mesafe çok uzun ve mecburi yürüyüş yolu olduğu için belli aralıklarla otantik dinlenme ve meşrubat satış mahalleri açılsa çok iyi olur. Çünkü asgari 7 km mesafede çıkış kapılarına kadar böyle bir mekân yok.
Ihlara vadisi hakkında yazacak çok şey var lâkin bu kadarla yetinelim.
Aksaray'a doksanlı yıllarda bir yaz sıcağında gelmiş sadece Ulu Camii görüp geçmiştik.
Bu sefer rehberimiz bizi hakikaten görmekten memnun kaldığımız birkaç mekâna götürdü.
Mesela şehir müzesine götürdü. Müze müdürü Yusuf Altın Bey -kendisine müteşekkiriz- Aksaray'ın milattan önceki döneminden başlayarak günümüze kadar tarihini müzedeki eserleri gezdirerek içtenlikle, tatlı bir heyecan, güzel bir dil ve üslupla anlattı.
İtalya'daki Pisa kulesinin eğriliği malum meraklılar görmeye gider. Oysa Aksaray'da da yana yatmış gibi duran bir Eğri Minare var. Kırmızı tuğladan inşa edildiği için Kızıl Minare de deniyor. 13. Yüzyılda Selçuklular tarafından yapılmış camie de bu yüzden Kızıl Minare Camii deniyor.
Eğri minare görülmeye değer.
Şehrin merkezindeki Bursa Ulu Camii planıyla yapılmış olan Ulu Camii yazmaya gerek var mı bilmem.
Aksaray'ın simgesi olan bu cami şehrin ruhudur dense yeridir.
Aksaray'ın simgelerinden biri de şüphesiz Zinciriye Medresesi. Restore edilerek kültürel hizmetlere amade kılınmış bu medrese 14. yüzyılda Selçuklu mimarisiyle inşa edilmiş huzurlu bir mekân. Sağ olsun müdürü Yavuz Ceylan kapılarını bize açtı, gezdirdi. Özellikle dört duvarı ahşap kitaplıkla çevrili sohbet odası etkileyiciydi. Zamanımız olmadığı için uzun süre oturamadık ama tam ehl-i dil meclisine yaraşır bir mekândı.
Ervah Kabristanı ve Somuncu Baba müzesinden bahsetmezsek Aksaray'a haksızlık etmiş oluruz.
Evliya Çelebi'nin '7 bin evliya yatar' diye bahsettiği kabristanın adı bile etkileyici. Ervah Kabristanı!
Yoğun ziyaretçisi olan Somuncu Baba'nın kabri de burada.
Benim asıl belediyenin buraya inşa ettiği külliye dikkatimi çekti. Çok zarif bir cami, şadırvan, gözü rahatsız etmeyen tabiatla bütünleşmiş çatılı musalla, kültür merkezi, hediyelik satış ve Somuncu Baba müzesi.
Mekânda hakikaten bir dinginlik bir huzur hissediliyor.
Müze, minyatürlerle Somuncu Baba'nın hayatını anlatan bir müze.
Müze rehberi Erkan Parlak ziyaretçileri güler yüzle karşılıyor ve isterlerse minyatürler üzerinden etkileyici bir sunum yapıyor.
Somuncu Baba müzesi de özgün bir proje olmuş.
Ervah Kabristanı'na yapılmış olan bu külliye tüm belediyelerin örnek alacağı bir proje olmuş. Emeği geçenleri kutluyorum.
Cuma namazını tarihi şehir Güzelyut'ta kıldık. Eski adıyla Gelveri, taş konakların mağara evlerin mağara kafelerin, mağara otel ve pansiyonların bulunduğu ilginç bir ilçe.
Kayaların yontularak yapıldığı tarihi şehrin zaman darlığı sebebiyle tamamını gezemedik. Ama burayı görmeden dönsek eksik olurmuş seyahatimiz. Ancak Güzelyurt'u daha iyi görüp tanıyabilmek için ve Ihlara vadisini yeşilken görebilmek için İdris beyle Aksaray'a tekrar gitme kararı verdik. Bize ilçeyi gezdiren ve Haziran ayında gelmemizi tavsiye eden Belediye Başkanı Ünal Demircioğlu'na yakın ilgisi için de müteşekkiriz.
Daha yazacak çok güzellik var ama bu kadarla yetinmek durumundayım çünkü belirlenen kelime sayısını çok aştım.
Memleketimizin her tarafında başka güzellikler var maşallah.
Başta bizi misafir eden Ahmet Yaşar Bey olmak üzere ilgisini esirgemeyen tüm Aksaraylılara, özellikle Aksaraylıların gönlünde taht kurmuş valisi Hamza Aydoğdu ve Belediye Başkanı Evren Dinçer beylere teşekkür ediyorum.
Evet, yorulduk ama değdi!