"Afrika ne istediğini biliyor...
Afrika halkı ve genel olarak güneydeki topluluklar, küçümsenmekten, aşağılanmaktan yoruldu.
Kendilerine şu soruyu soruyorlar: Siz kimsiniz ki bizi küçümsüyorsunuz, bizi aşağılıyorsunuz?
Afrika saygılı bir ortak anlayışı istiyor, sizin nesneleriniz olmak istemiyor!
Kendi halkımıza hizmet etmek istiyoruz. Yabancı çıkarlarına değil!
Bu yeni bir Afrika'nın doğuşudur! Egemen bir Afrika, özgür bir Afrika, bağımsız bir Afrika...
Afrikalı gençlerin sözü açık ve nettir,
Yorulduk, sizin üstenci sisteminizden.
Bizim görüşlerimizi küçümsemenizden bıktık, yorulduk.
Yorulduk, yorulduk, yorulduk, sizin kibrinizden, çok yorulduk."
Bu sözleri, birkaç gün önce Togo Dışişleri Bakanı Robert Dussey BM Kürsüsü'nde söyledi.
Togo Dışişleri Bakanının isyanını okuyunca, Eduardo Galeano'nun, Afrika'nın sömürgeleştirilme tarihinden olayların yer aldığı Aynalar* kitabında "Bağımsız Olmak Yasak" başlığı altında anlattığı Kongo'nun ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Patricio Lumumba'nın trajedisi aklıma geldi.
1960 yılında Bağımsızlık Kutlamalarında yaptığı konuşma trajedinin başlangıcıydı.
Sömürgeci Belçika'nın topraklarında neler yaptığını çıplak bir şekilde anlattı.
Galeano şöyle betimliyor o konuşmayı: "Sessizlik İmparatorluğu'nun karşısında konuştu ve onun ağzından suskunlar konuşmuş oldular. Bu oyunbozan hatip bağımsızlığın gerçek mimarlarına, yani sömürgeci gücün insanı aşağılayan köleliğine karşı onca yıl mücadele edip bu yolda katledilenlere, tutuklananlara, işkence görenlere ve sürgüne gönderilenlere övgüler düzdü. Avrupalılara ayrılan sıralarda buz gibi bir hava estiren sözleri tam sekiz kez Afrikalı halkın tezahüratlarıyla bölündü."
Lumumba şöyle demişti:
-Günün birinde söz sırası tarihe gelecek. Ama Birleşmiş Milletler, Washington, Paris ya da Brüksel'in öğrettiği tarihe değil. Afrika kendi tarihini kendisi yazacak.
Yine Galeono'nun ifadesiyle bu konuşma onun kaderini belirledi.
Hakkında kirli propaganda başladı. Belçika gizli servisi ona İblis dedi.
Sonra CIA devreye girdi.
-Lumumba'nm devrilmesi bizim öncelikli amacımız olmalıdır.
Galeono'nun yazısından devam edelim...
Birleşik Devletler Başkanı Dwight Eisenhower, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Home'a şöyle dedi:
-Lumumba 'nın timsahlarla dolu bir nehre düşmesini arzuluyorum.
Lord Home'un yanıt vermesi bir haftayı buldu:
-Ondan kurtulmanın vakti geldi artık.
Ve Belçika hükümetinin Afrika İşleri bakanı da bu fikir jimnastiğine kendince katkıda bulundu:
-Lumumba hemen şimdi ve sonsuza dek ortadan kaldırılmalıdır.
Lumumba ortadan kaldırıldı. 1961 yılında üç arkadaşıyla birlikte Belçikalı askerler tarafından kurşuna dizildi.
Bugün Afrika kaynıyor. Kim bilir Lumumba'nın dediği gibi Afrika kendi tarihini yazmaya başlamıştır.
2020'de Mali'de bir isyan başladı. Küçük rütbeli bir asker Fransa'nın inisiyatifi dışında yönetime el koydu. Halk Fransızlara karşı yapılan bu hamleye büyük destek verdi.
Sonra Burkina Faso...
30 Eylül 2022'de Yüzbaşı İbrahim Traore'nin önderliğinde bir grup genç subay Fransız emperyalizmine karşı bayrak açtı ve yönetime el koydu
Ve Nijer'e ulaştı isyan...
26 Temmuz'da çıkan ve şimdi cumhurbaşkanlığını üstlenen Abdurrahmane Tchiani liderliğindeki askeri isyan da Fransız kuvvetlerini sınır dışı etti ve Fransa'ya uranyum ihracatını yasakladı.
Bu arada Nijer, Mali ve Burkina Faso, Sahel'de terörle etkin mücadele amacıyla ortak savunma gücü oluşturulması süreci başka bir boyuta taşıdı.
Tabi müesses nizam içinde konumlanmış kurumlar, bu darbelere karşı tepkililer.
Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (UEMOA), Afrika Birliği, Birleşmiş Milletler, ABD ve çok sayıda ülke darbe girişimini kınadı.
Ne var ki, ilk başta sözlerini verdiğim Togo Dışişleri Bakanı Robert Dussey gibi birçok Afrikalı, darbeleri desteklemeseler de batılı emperyalizme karşı yorgun kıtanın sözünü yükseltiyorlar.
Onlar, Batı'dan gelen özgürlüğün özgürlük olmadığını, bugün uluslararası kurumların fikri zeminini oluşturan batının özgürlük düşünürlerinin çoğunun, söz gelimi John Locke'un köle tüccarı olduğunu, Batılıların kurduğu her yapının tamamen sömürge sistematiğini meşrulaştırmakla görevli olduğunu, çok iyi biliyorlar.
Lumumba gibi Uluslararası Hukuk(!) tarafından katledilen Burkina Faso'nun efsane lideri Thomas Sankara ne demişti:
"Biz yeni bir dünya kurmak istiyoruz. Cehennemle Araf arasında tercih yapmayı reddediyoruz."
* Aynalar- Neredeyse Evrensel Tarih, Eduardo Galeano, Sel Yayıncılık; 2008