Beşiktaş’ın son dönemlerdeki bazı maçları ile, G.Saray’ın Konya maçını bir kenara koyarsak; Türk futbolunun yerlerde süründüğünü çok rahat söyleyebiliriz. Tribünler bu yüzden boşaldı. Passolig ise; “Futboldan kaçışı” bazı formalitelerle arkadan itekleyerek, çöküşün daha net görülmesini sağladı.
Herkes bu durumdan rahatsız. Üzülenler var.
Ama ben üzülmüyorum.
Futbolseverler aldatılmış olmalarının intikamını, sahalardan kaçarak almaya çalışıyorlar ki; bu çok doğru bir davranış. Hatta devrim niteliğinde... Yavan futbollarından bir parça tat almak için; bir çuval dolusu keçi boynumuzu yemek zorunda bırakılmamızı, şahane bir şekilde protesto ediyorsunuz... Durmak yok, direnişe devam! Arada eli-yüzü düzgün bir iki maça kanıp, gene onlara kucak açmayın. Avrupa maçında dört yiyip, üç gün sonra Türkiye liginde 5 atan takımı; yere-göğe sığdıramama gafletinden kurtulun. Bizi azla yetinmeye zorluyorlar. Uyanın!
***
Türk futbolseveri; “Az emekle, az üretimle” trilyonları götürenlere ve bunun karşılığı vermek konusunda isteksiz davrananlara karşı olan tavrını, daha da büyüterek ve yücelterek sürdürmelidir.
Maçlara gitmeyin... Fırsatçılar yola gelmeden, hizaya girmeden ve para düzeni azgınlığından kurtulmadan, tekrar sahalara dönmeyin. Elinizdeki gücü iyi, akıllı ve sürdürülebilir kullanın... Siz olmadan hiçbir şeyin olmayacağını anladıklarında; adam gibi futbol oynamaya mecbur kalacaklar. Sizi yıllardır sömürenleri buna zorlayın. Güç onlarda değil, sizde!
Anlayın artık.
***
Önemli olan, sadece 3 puan değildir... Artık önümüzdeki maçlara bakmayın, geçmiş maçlara bakın; hesabını sorun. “Bu hakemlerle lig bitmez” değil, bu kulüplerle lig çekilmez. Bizi uyutuyorlar, uyumayın.
Futbolsever; uyanışa ve hatta direnişe geçtiği bu ikaz süresini ısrarla, inatla, inançla sürdürmelidir.
Bu kulüpler, bu takımlar, bu futbolcular, bu düzen ve bu federasyon adam olana kadar; maçlara gitmeyin kardeşim.
Kendinizi, soyulmaya müsait kaz durumundan kurtarın. Bundan sonrasını onlar düşünsün.