Kürt sorununun çözümünde doğru olan yapılıyor. Ancak çeşitli engellerle karşılaşılıyor ve bunların en önemlileri muhalefetten geliyor. Biz Kürt sorununu çok büyüttük. Bununla sorun önemsizdi demek istemiyorum. Sadece çok boyutlu olan bir meseleyi dar bir çerçevede gördük ve bunu Kürt sorununa indirgedik. Ancak Türkiye’nin karşılaştığı sorun dünya çapındaydı ve yeni bir denge kuruluyordu. Türkiye’yi etkilemek için Kürt sorunu kullanıldı. Ben başından beri bunun siyasi değil sosyolojik bir sorun olduğundan ve siyasi plana çekilen gerginliğin sosyolojik sınırlar içine çekilmesinden yanaydım. Fakat olay Türkiye’nin bölünmesine indirgendi ve büyük bir endişe yaratıldı. Ben on yıldan fazla bir zaman önce dünyadaki bütün Kürtlerin bizim soydaşımız olduğunu ve bunun başka güçler tarafından kullanıldığını ve başka ülkelerin sınırları içinde olduğunu söyledim. Ancak bizim sınırlarımız mukaddesti ve İngilizlerin çizdiği sınırlara kimse itiraz etmiyordu. Bu sınırlar neredeyse mukaddes görülüyordu. Oysa mesele bu sınırların değişmesi ve eski haline dönüştürülmesi değildi. Bu sınırları aşmak için kültürel, tarihi, dini ve akrabalık ilişkileri kullanılmalıydı. Biz siyasal sınırlarla bütün bu duyguları işlemez hale getirmiştik. Zaten yeni devletimiz geçmişteki değerleri gericilik olarak alıyordu. Aslında haksız değildi. Çünkü yeni devletimizi kontrol altında tutuyor ve gericiliği en büyük tehlike olarak görüyorduk.
***
Muhalefetin bu sorunu nasıl çözeceğini bilmiyoruz. Terör mutlaka durdurulması gereken ve son yıllarda siyasette aracı olarak kullanılan bir olay. Terörle mücadele, silahlı kişilere karşı, silahla mücadele ederek çözülür. Bu konuda Türkiye’nin hatası teröre karşı ordunun kullanılması oldu. Yıllar önce terörle mücadele tartışılırken kullanılması gereken gücün istihbarat ve özel birlikler olduğunu yazdım. Bu durumda orduyu çatışmanın içine çekmek için kışlalara saldıracaklarını bu yüzden buralardaki koruma tedbirlerini aşılamaz yapmak gerektiğini yazdım.
Yani Kürtleri düşman saymayacak ve hasta bir çocuğumuz gibi görüp tedavi edecektik. Oysa ne yaptıkları çok iyi bilinmeyen kişiler eziyet çektiler ve devlete düşman haline getirildiler. Halbuki kötü ellere düşmüş ve çevreye zarar veren çocuğumuz gibi düşünüp kucağımıza alıp tedaviye çalışacaktık. Çevremizdeki ülkelerde yaşayan Kürtler onlar için tehdit oluşturmadı. Bölgede yeni düzen kurulurken onların ne durumda olacağını başkaları tartıştı.
Öyle sorunlarla karşılaşmamız doğal. Dış güçler önce hedeflerini tespit eder sonra ona nasıl ulaşacaklarına karar verirler. Mesela son zamanlarda öğrenciler eğitimin nasıl yapılacağı konusunda eylem yapıyorlar. Önce bir yapı içindekilerin buna karar veremeyeceklerini bilmek lazım. Askere giden birinin ordu hakkında talepte bulunması anlamsızdır. O zaman bu gençleri kimin hangi amaçla kullandığını bilmeliyiz. Bunları gençlerin bilmesi imkansızdır. Bu soruların cevabını istihbarat örgütü ve dışişlerinin sorumluları bulmalıdır. Muhalefet sadece iktidarı devirmek için değil ülkeyi ileri götürmek için çalışmalı alternatif politikalar üretmelidir. Bu dönemde MHP’nin soy temelindeki tercihi ülkeyi büyütmez küçültür. CHP’nin devletin kurulduğu günlerdeki tercihlerini bugün de ön plana çıkarması yanlıştır. Değişen dünya dengelerine paralel hedefimiz büyük ve güçlü Türkiye olmalıdır.