Fenerbahçe, BATE karşısında seyircisiz oynamak zorunda kaldı. 12. adam kitlesinin, Fenerbahçe’nin en büyük gücü olduğunu bilmeyen yok. Böylesine bir destekten yoksun kalması, futbolcuları pek etkilemiş gözükmedi. Özellikle ilk yarıda sabırlı, oyun disiplininden kopmayan, topu ayağa oynayarak rakibine Sow ve Webo ile hücumda baskı kurdu. Sağ taraftan özellikle Gökhan Gönül’ün bu koridoru iyi kullandığını, özellikle hücumda yapmış olduğu etkili atakların, rakip ceza sahasında tehlike yarattığını söyleyebiliriz.
Çok gol kaçırdık. Özellikle Webo, Salih, bir Webo daha, net gol olabilecek pozisyonları harcadı. İlk yarıda Cristian Baroni, atmış olduğu penaltı golünün dışında, bir de gol kaçırdı ki, boş kaleye daha akıllı bir vuruş yapabilirdi. Ama o bunu beceremedi ve topu direğe çarptırarak olası ikinci golden takımını mahrum bıraktı.
Daha 20. dakikalar civarında, BATE 10 kişi kaldı. Bu, Fenerbahçe’yi rahatlattı gözüktü. Volkan, maçın ikinci yarısında parmaklarının ucuyla bir topu dışarı çıkararak, BATE’nin mutlak golünü engelledi. Hemen sonrasında ise aynı şekilde BATE kalecisi Gorbunov, çok önemli bir kurtarış yaparak, bir golü daha engelleyen oldu.
Buraya kadar söyleyeceklerimiz gayet güzel. Şimdi yanlışların yapıldığı zamana bakalım... 1-0 öndeyken rahatlığını kaybetmiş, 1 kişi fazla oynamasına rağmen kendi yarı alanına zaman zaman skoru korumak için çok adamla 1-0’ı korumaya yatmış. Üstüne üstlük olmaması gereken pas hataları yaparak da sıkıntılı görüntülere davetiye çıkarmış. Bu kadar keyifli olması gereken bir maçta, rakip 10 kişi oynarken, niye bu ürkeklik? Sonra neden Salih alındı, Selçuk girdi? Hepsinin sorgulanması gerekir.
Maçın son yarım saatinde 10 kişilik BATE Borisov, takım halinde hani neredeyse kalecisi bile hücuma çıkarak baskı kurmaya çalışırken, Webo ve Sow, önde topun bizde kalmasını beceremediler. Webo-Semih değişikliği, hücum bölgesinde bizi biraz rahatlatır gözüktü.
Kısacası Fenerbahçe, çok gol kaçırdığı maçta turu geçti. Kutlarız.