Siyasetçilerin ve halkın huzuruna çıkan bizim gibi gazetecilerin isabetli karar ve yorumlar için ülke gerçeklerini araziden de takip etmeleri her daim faydalıdır.
Geçen sene Burdur Aydın Muğla ve Ege sahillerinin ve Trakya bölgesinin nabzını tutmuştum.
Geçtiğimiz ay Hakkari, Van Bitlis'in nabzını tutmaya çalıştım.
Bu sene hedefimizde Karadeniz bölgesi vardı.
Ağustosun ilk günü hanımla birlikte İstanbul'dan yola çıktık, Düzce Akçakoca'dan Karadeniz sahiline indik ve sahili takip ederek Rize'ye kadar dinlene dinlene halkın nabzını tuta tuta Gümüşhane Tokat Ankara üzerinden İstanbul'a döndük.
ZONGULDAK
İlk durağımız Zonguldak'tı.
Konaklama rezervasyonu konusunda biraz sıkıntı çektik. Her yer dolu çıktı karşımıza. Sağ olsun valimizin müzaheretiyle Zonguldak Öğretmenevi'nde rezervasyon yapıldı.
Akşamüzeri vardığımızda eskisinden çok farklı bir Zonguldak buldum. Doksanlı yıllarda uğramış ve MGV'de bir konferans vermiştim.
Kozlu çıkışında solda sahilde gözüme Mescidi Aksa'daki Kubbetussahra'nın bire bir aynısı izlenimi bırakan bir yapı gördüm.
Bir hayırseverin yaptırdığı cami imiş.
Şehre girdik sahilde yine muazzam bir cami belirdi. 4 minareli çevresi adeta mesire alanına dönüşmüş muhteşem bir cami.
Zonguldak'ın cazibe merkezi olmuş.
Eskiden bataklık ve mezbelelik bir yermiş. Belediyenin AK Parti'de olduğu dönemde Cumhurbaşkanının da teşvikiyle bölge temizlenmiş. Dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum beyin de sıkı takibiyle ortaya muhteşem bir eser çıkmış.
Başkan Erdoğan. Çamlıca, Taksim ve Barbaros Hayrettin camileri ile İstanbul'a nasıl mühür vurduysa Uzun Mehmed Camii ile de Zonguldak'a mührünü vurmuş!
Camiin bakımı güvenliği belediyenin görevlendirdiği elemanlar vasıtasıyla yapılırken 31 Mart'ta CHP'ye geçen belediye bu camie verilen hizmeti durdurmuş.
CHP'de değişin bir şey yok diyoruz ya aynen öyle, yeni başkan buraya hizmet eden elamanları çekmiş!
Zonguldak'ın yanı sıra 5 dönemdir AK Parti'de olan Kozlu da CHP'ye geçmiş!
Zonguldak'ta geçirdiğimiz kısa süre içinde bize eşlik eden 27. dönem Zonguldak milletvekili Hamdi Uçar beye yakın ilgisi için teşekkür etmezsek haksızlık olur.
BARTIN ÜNİVERSİTESİ
Bartın üzerinden sahili takip ederek Sinop'a doğru yola çıktık.
Uzun süre benim memleketim Tokat GOP Üniversitesi'nde görev yapmış olan Bartın Üniversitesi (BARÜ) Rektörü değerli dostum Prof. Dr. Orhan Uzun beye uğramadan geçemeyeceğimiz için direksiyonu BARÜ'ye kırdık.
Tanıtımları yeterli olmadığı için Anadolu'daki başarılı birçok üniversiteden toplumun pek haberi olmuyor.
BARÜ ulusal ve uluslararası mecralarda önemli başarılara imza atan önemli üniversitelerimizden biridir.
Başarılarının hepsini saymak için yerimiz müsait değil ancak şu kadarını zikretmeden geçemeyeceğim.
BARÜ, Times Higher Education (THE) 2024 Etki Sıralaması (University Impact Rankings for 2024) listesinde 2 alanda dünya çapında ilk 200'e girerken Türkiye'de ise ilk 3'te yer aldı.
BARÜ Times Higher Education (THE) 2024 Dünya Üniversiteleri Sıralamasında "Eğitim" alanında dünyada ilk 500, "Mühendislik" alanında ise dünyada ilk 800'de yer aldı. Türkiye'de "Eğitim" alanında ilk 5'e girmeyi başaran BARÜ, "Mühendislik" alanında ise ilk 10'da gösterildi.
BARÜ, "Araştırma Kalitesi Kategorisinde" ise Türkiye'nin en iyi devlet üniversitesi oldu.
Dediğim gibi başarı listesi hayli kabarık olan BARÜ'nün rektörü değerli dostum Orhan Uzun hocayı tebrik ediyorum,
Cuma namazını Amasra'daki tarihi Fatih Camii'nde kılmak üzere Bartın'da ayrıldık.
Savaşarak alınan camilerde hutbenin kılıçla okunması bir Osmanlı geleneği olarak asırlar boyu devam etmiştir.
Bu gelenek Ayasofya Camii Kebiri, Edirne Eski Camii, Balıkesir Edincik Emir Sultan Camii. Kastamonu Atabeygazi Camii, Çanakkale Gelibolu Eski Cami, Kocaeli Orhan Camiilerinde hutbe kılıçla okunur. İşte o camilerden biri de Amasra Fatih Camii'dir.
Amasra Fatih Sultan Mehmet tarafından 1460 yılında fethedilince kiliseden camie çevrilmiş,
İmam elinde kılıçla minbere çıktı hutbesini okudu ve kılıçla indi.
Tabii ki minberde kılıçlı imam görmek farklı çağrışımlar yapıyor.
Seküler kesimin cami kültürü olmadığı için Ayasofya'da kılıçla okunan hutbeye tepki göstermişlerdi.
Bizdeki seküler kesim dayatmacı ve dindar kesime karşı hasmane tavırlara sahip olduğu için asırlardır devam eden bu geleneğe karşı çıkmışlardı!
Hani savaş düşmana benzediğinde kaybedilirmiş ya.
Bizim seküler kesim bu ülkeyi işgal eden zihniyete benzedikleri için savaşı çoktan kaybetmişler.
Lakin hamdolsun ki bu millet, düşmana benzemeye niyeti olmadığını ve vatanını canı pahasına korumaya kararlı olduğunu göstermiş ezici çoğunluğa sahip.
(Devam edecek)