Tunus'ta seyyar satıcılık yapan Muhammed Buazizi isimli üniversiteli gencin hayat pahalılığını protesto etmek için kendini yakmasıyla başlayan olaylar bir an da tüm Afrika'yı sardı, ardından Arap dünyasına sıçradı.
Zannedildi ki; mazlum halklar diktatörlere başkaldırıyor, Afrika kabuk değiştiriyor, özgürlüğün önü açılıyor ve yaşananlara bakarak denildi ki bunun adı olsa olsa "Arap baharı" olur.
Aslında Arap baharı diye yutturulan gerçekte bir Arap kışıydı.
Bu acı gerçek ayazı yiyince anlaşıldı.
Ama anlayana kadar çok can yandı, çok ocak söndü, ağır bedeller ödendi.
Avrupa'ya da Bahar Geldi...
Geçtiğimiz günlerde Fransa'da yaşayan Cezayir asıllı bir genç, Fransa vatandaşı olmasına rağmen göçmen olduğu için Fransız polisi tarafından katledildi.
Katliam sonrası başlayan protesto eylemleri bir an da tüm Fransa'yı sardı.
Eylemleri duyduğumda bendeki ilk çağrışım Avrupa'da da baharın başladığı yönündeydi.
Çünkü hikâye "Arap Baharı" hikayesi ile örtüşüyordu.
Polis tarafından bir gencin katli, ardından başlayan olaylar ve sonrasında ateş topuna dönen Fransa.
Dünyanın neresinde olursa olsun, sebep her ne olursa olsun bu tür olaylar bir an da bu denli büyümez.
Böylesi büyük çaplı toplumsal olayların muhakkak bir geçmiş hikayesi, öncesinden bir birikimi olur.
Bu nedenle böylesi büyük olaylar, uzun vadeli birikimlerin patlaması, bir anda dışa vurumudur.
Fransa'daki olanlara bu mantıkla baktığınızda şuan için polisiye tedbirlerle bastırılan olayların yakın zamanda tüm Avrupa'ya sıçraması kaçınılmazdır.
Kısacası, Avrupa'nın baharı yakındır...
Neden Fransa, Neden Afrika ...
Son yıllarda on binlerce insan, her türlü riski göze alarak kendi rızasıyla Afrika'dan Avrupa'ya göç edebilmek için çabalıyor.
Bu insanların kahır ekseni amacına eremeden yollarda ölüyor.
Bugün için Akdeniz'in azgın suları kaç masum insanı yuttu bilinmez, ancak bilinen o dur ki insanlar bu uğurda yok olup gidiyorlar.
Peki neden?
Neden insanlar ölümü göze alarak bu yola başvuruyorlar?
Bu ölüm yolculuğunun sebebi açlıktan kurtulmak, iş bulmak ve insanca koşullarda yaşamak.
Peki bu insanlar istedikleri şartları kendi ülkelerinde sağlayamazlar mı?
Alasını sağlarlar ama bu insanların vatan toprakları göç etmek istediği sömürgeci devletler tarafından işgal edilmiş durumda.
Afrika'nın en büyük sömürgecilerinden Fransa, 300 yılda kıtanın yüzde otuz beşine çöktü.
Bugün 14 ülkenin kanını emen Fransa'nın bu ülkelerden gasp ettiği para yıllık 500 milyar dolar.
Hiç altın madeni olmayan Fransa'nın kasası çaldığı altınlarla dolu, yılda 500 ton altın çıkarılan Mali'nin kasasında sahtesi dahi yok.
Ne güzel dünya değil mi.
Malın sahibi Mali halkının açlıktan nefesi koksun, hırsız Fransa'nın halkı da sefasını sürsün.
Dün Gelmeyeni Öldürüyorlardı, Bugün Geleni...
Öylesine alçaklar ki...
VAHŞİ BATI; yakın zamana kadar kendi topraklarında huzur içinde yaşayan insanları kendisine kölelik etmesi için gemilere doldurarak zorla ülkelerine götürdü.
Topraklarından, ailesinden kopmak istemeyen binlerce Afrikalıyı ailelerinin gözleri önünde işkencelerle katletti.
Sadece Afrika kenesi Fransa'nın bu şekilde topraklarından göç ettirdiği insan sayısı 5.300.000
Birinci dünya savaşında Fransa adına savaşan Afrikalı sayısı 1.500.000
Nüfusu 67.750.000 olan Fransa'nın yüzde onu Müslüman ve kahır ekseni de Afrika'dan.
Fransa'nın Enrico Macias gibi birçok sanatçısı, Zidan gibi birçok sporcusu Afrika kökenli.
Bu insanların ataları bu zulmü yaşayanlar.
Bitti mi zulüm?
Asla!
Bugünkü zulmün geçmiştekinden farkı hikâyenin tersine dönmesi.
Dün gelmiyor diye katledilen Afrikalılar bugün geliyor diye katlediliyor.
Kurtuluşu Avrupa'da gören Afrikalı göçmenler, Avrupa'nın kiralık katili Yunanistan tarafından Akdeniz'in göbeğinde bile bile ölüme terk ediliyorlar.
Yunanistan sahil güvenliğinin katil askerleri balina avcıları gibi ellerinde mızraklar, bu insanların botlarını batırıp çığlık çığlığa ölmelerini seyrediyorlar.
İlahi Adalet...
Tüm bu yaşanan insanlık dramının bu dünyada bir bedeli olmayacak mı?
Hiç şüpheniz olmasın, elbette olacak.
Bu katliamı yapan ve yaptıran, hukuki adıyla fail ve azmettiren bu dünyada mutlaka bedel ödeyecek.
Bu nedenle şimdiden söylüyorum.
Avrupa'da bahar(!) çok yakın, belki yarın, belki yarından da yakın...