İnsanlık tarihi hiç bu kadar "yok"un bir arada olduğu bir zaman dilimi yaşamış mıdır acaba? Adeta bir "Yoklar Yüzyılı" yaşıyoruz. Seküler dünyanın ürettiği ihtiyaçların ve bu sebeple maddiyatın zirve yaptığı zaman diliminde biz manevi alanda Yoklar Yüzyılı yaşıyoruz.
Yoklar Yüzyıl'ında sanırım "Ahlak Yokluğu"nu ilk sıraya koymalıyız. Özgürlüğün (!) sınırsızca yaşandığı bu yüzyılda cinsellik, insanları maneviyatsızlaştırmak için başat rol olarak kullanıldı/kullanılıyor. Çiçek Çocuklar'dan başlayan ve günümüzde sapkın LGBT topluluklarıyla zirveye ulaşan "Ahlak Yokluğu" bu hızla giderse, Lut Kavminin helak edildiği gibi insanlığın köküne kibrit suyu dökecek.
İkinci sıraya ise "Vicdan Yokluğu"nu koymak gerekir. Sömürge Çağı ile birlikte başlayan Vicdan Yokluğunun özneleri, insanları köleleştirip pazarlamaya, oradan da toplumların doğal kaynaklarını çalmaya varıncaya kadar birçok vicdansızlığı sahneledi. Vicdan Yokluğu; semirdikçe semiren ve lüks hayatın zirvelerinde yaşayan Batı medeniyetinin karşısında açlıktan ölen çocukların olduğu, yiyeceksiz, susuz, doğal kaynaklarından istifade edemeyen ve Batı'nın insafına bırakılmış koskoca bir kıta oluşturdu.
"Vicdan Yokluğu"nu "Şükür Yokluğu" takip ediyor. Batı'nın bütün kaynakları hoyratça kullanmasına mukabil sergilediği şükürsüzlük bizim coğrafyamızda Yoklar Yüzyılı'nın ilk sıralarında. Elde edilmiş olan nimetlerle yetinip şükretmemek Müslüman toplumlarda da görülen bir hastalık haline geldi. Bu hastalık "Kanaat Yokluğu"'nu da beraberinde getirdi ve hep daha fazlasını isteme, daha zengin olma, elindekiyle yetinmeme bu toprakların da en büyük sorunu haline dönüştü. Hem de kanaat ederek Yaratan'a şükretmek bir Müslümanın en büyük vasfı olması gerekirken!
"Sabır Yokluğu" ise günümüzün en büyük sorunları arasında. Trafikte bile, ikaz edenlere karşı öfkemize hâkim olamayıp, sabredemeyip küçücük olayların arkasından büyük kavgalar çıkararak onulmaz sonuçlara duçar oluyoruz. İncir çekirdeğini doldurmayacak meseleler yüzünden aileler dağılıyor, çocuklar anasız babasız kalıyor. Sabredemeyip bir anlık öfke sonucu hayatının geri kalanını demir parmaklıkların arkasında geçiren bir sürü insanla dolu toplumumuz!
"Dostluk", "Kardeşlik" ve bunun arkasından gelen "İsar" yani muhtaç iken bile kardeşini kendine tercih etme yokluğu ise menfaatin ön planda tutulduğu ve bu uğurda dostluğun, kardeşliğin ortadan kaldırıldığı, her şeyin menfaatler etrafında döndüğü bir toplum çıkardı ortaya. Akrabaların bile birbirine karşılıksız yardım etmediği, kardeşin kardeşiyle karşı karşıya geldiği bir zaman diliminde yaşamak ne kadar acı!
"Edep" ve "Saygı"yı aramak ise Yoklar Yüzyılı'nda nafile çaba. Gencin babasına "moruk" diye hitap ettiği, yaşlıların eğlence kaynağı haline getirilip bir de matahmış gibi sosyal medyada paylaşıldığı, bayramlarda büyükleri ziyaret etmenin yerini tatil beldelerinde sere serpe güneşlenmenin aldığı bir yüzyılda elbette saygının esamisi bile okunmaz.
"Haya" ve "İffet" de unutulup yok olanlar arasında. Cazibe kaynağı haline getirilen yeni nesil tesettür, farzdan çıkarılıp tarz haline dönüştürüldü. Abartılı süslenme, kocaman topuzlar, daracık elbiseler, ayak ve kol bileklerinin bütünüyle açık kalması tam da Batının istemiş ve işlemiş olduğu, iffetten uzak yaşam biçimi. Evin mahremi görünmesin diye sıkı sıkı perdesini örten erkekler karısının, kızının, ailesinin fotoğraflarını "canım karım, canım ailem" diye göğsünü gere gere paylaşır oldu.
Yoklar Yüzyılı listesi uzayıp gider. Bu yoklukları yazmaya bu makalenin hacmi yetmez!
Yoklar Yüzyılı'nın insanı olarak yazımı Ali Şeriati'nin bir duası ile bitirmek istiyorum:
"Ey Rabbim!
Alimlerimize sorumluluk, avamımıza ilim, müminlerimize aydınlık, aydınlarımıza iman, tutucularımıza anlayış, anlamışlarımıza tutuculuk, kadınlarımıza şuur, erkeklerimize şeref, yaşlılarımıza bilgi, gençlerimize asalet, hocalarımıza ve öğrencilerimize inanç, uyumuşlarımıza uyanıklık, uyanıklarımıza irade, dindarlarımıza din, muhafazakârlarımıza perva, oturmuşlarımıza kıyam, donup kalmışlarımıza hareket, ölülerimize hayat, körlerimize görüş, suskunlarımıza feryat, Müslümanlarımıza Kur'an, kıskançlarımıza şifa, kendini beğenmişlerimize insaf, küfürbazlarımıza edep, halkımıza öz bilinç, bütün milletlerimize karar alma himmeti, fedakarlık kabiliyeti, kurtuluş yeterliliği ve izzet bağışla."
Amin...