Sevgi’yi hatırlıyor musun YÖK?
Hani akademik başarıları ile anılabilecek birisi iken 28 Şubat’ın olağanüstü koşullarında üniversiteden uzaklaştırılan ve mağdur edilen akademisyeniniz olan Sevgi.
Hani siz Kemal Alemdaroğlu’nu rektör yapmıştınız o dönemde de, o da bir numaralı kararla Nur Serter’i rektör yardımcısı, iki numaralı kararla da ‘Sevgi’yi profesörlüğüne az bir vakit kala kapının önüne koymuştu.
Hatırlayamadınız mı?
Mağdur ettiğiniz on binlerce ‘Sevgi’den, mağdur ettiğiniz yüzlerce akademisyenden sadece birisi.
Ya Servet’i hatırlıyor musun YÖK?
Hani Harran Üniversitesi’nin kurucu rektörü olan Servet! 30’a yakın bühtanda bulunmuştunuz. Bühtanlarınız arasında ‘bir ineğin ölümüne sebep olmak’ gibi trajıkomik bir nedeniniz de vardı.
Ne kadar komik değil mi? Tıpkı 27 Mayıs darbecilerinin bizzat Atatürk tarafından ordinaryüs unvanına layık görülen akademisyenleri sırf DP’li diye “tembel ve yeteneksiz” gerekçesiyle üniversitelerden uzaklaştırması gibi.
Belki de Servet ve Sevgi gibi mağdur ettiğiniz yüzlerce akademisyenden, profesörden, doçentten, onlarca rektörden ve rektör yardımcılarından hiçbirinin ismini hatırlamıyorsundur.
Sahi bu mağdurlara ne oldu YÖK?
Servet Armağan ‘Görevime iade edin beni, Harran’a kurucusu olduğum üniversiteye gönderin beni, 28 Şubat’ta hukuka aykırı olarak görevden alındım. Ayrıca o ineği ben öldürmedim’ diye feryat etti yıllarca.
YÖK’ün yaptığı hukuksuzluğu düzeltmesini ve bu hukuksuzluğu yapanların yargılanması gerektiğini haykırdı durdu.
Sahi Sevgi Kurtulmuş için Servet Armağan için ne yaptın YÖK?
Öğrenimlerini yarıda bıraktırarak yurt dışından geri çağırdığın, ‘taşra’dan gelen öğrencilere doktora vermemekle ünlenmiş üniversitelere gönderdiğin gözü yaşlı doktora ve mastır öğrencilerini hatırlıyor musun YÖK?
Üniversitelerden atılan asistanların, ders verilmeyen öğretim üyelerinin, onurları ile oynanan akademisyenlerin itibarlarını iade etmek için ne yaptın?
***
Önünde bütün bu mağduriyetleri gidermek ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkı sağlamak için bu kadar geniş bir hareket alanı olan YÖK, oturup düşünmüş ve kendisine yön olarak 28 Şubat’çılar gibi davranmayı seçiyor. Yeni mağduriyetler ve mutsuzluklar oluşturacak kararlar alıyor. Hem de tam YÖK dönüşüyor, artık evrensel değerlerle örtüşen bir akademik camiamız olacak derken. Hem de tam Gökhan Çetinsaya ile YÖK demokratikleşme sürecine katkı sağlayacak derken yapıyor bunları.
İlahiyat Fakülteleri ile ilgili kararı ben aynen böyle okuyorum. Koca koca adamlar oturmuşlar İlahiyat Fakülteleri ne yaparsak kadükleşir, işlevsiz hale gelir, üniversite misyonunu nasıl İmam Hatip Yüksek okuluna çevirebiliriz diye konuşmuşlar ve karar almışlar.
İyi mi? Bu da yetmiyormuş gibi günlerdir kamuoyundaki eleştirilere karşı adeta kafasını kuma gömmüş, duymuyor, görmüyor, konuşmuyor.
Bu da yetmiyormuş gibi geleneği olan, ciddi kurumsal geçmişi olan fakültelerin isimlerine müdahale ediyor. Allah aşkına böyle mi davranmak gerekir.
Oysa Gökhan Çetinsaya Başkanlığında YÖK, ülkenin içinden geçtiği ‘demokratikleşme sürecine’ uygun adımlar atarak hepimizi sevindiriyordu.
YÖK kah ‘çözüm süreci’ sabote edilmesin diyerek kurumlarını ziyaret ediyordu, kah YÖK’le ilgili mevzuatı daha demokratik hale nasıl getiririmin çalışmalarını yapıyordu.
Başörtülü öğrencilere kapısını açarken kurumlarında görev yapan mesai arkadaşlarını ‘bir aksilik olmasın, burası üniversite’ uyarısını yapıyordu.
Yıllarca faşizan eylemlere sahne olan, yakan yıkan ve bugüne kadar bir ceza almayan ODTÜ şımarıklığına son vererek, bir başkasının öğrenim hakkını engelleyen öğrencilerle ilgili olarak disiplin soruşturması açıldığını duyuruyordu.
Bu durumda insanın...
Ne yaparsan yap YÖK işte kardeşim... Bir yerden ‘eski ruh’ hortluyor ve bir anda ‘tepeden inmeci, belirleyici, tanzim edici’ kişiliği ortaya çıkıveriyor, diyesi geliyor insanın.
Kurumun başına yeni başkan da gelse de üyeleri de değişse YÖK, YÖK işte. Adamlar iyi niyetli de... Binasına sinmiş olan ‘kötü ruh’ kendilerini bir türlü rahat bırakmıyor anlaşılan.
***
Ben bu yazıyı yazarken YÖK Başkanı twitter üzerinden ‘YÖK Genel Kurulunu toplayıp bu kararın geri çekilmesini önereceğim’ açıklaması geldi.
Anlaşılan YÖK’ün başına güzel bir yerlerden taş düşmüşe benziyor.
O taş her nereden ve kimin başına düştüyse hayırlı olmuş!