Kırklareli'nde, bu senenin başında büyük bir merkez açıldı. Kırk dönüm arazi üzerinde kuruldu. Kioo Retreat Center, 300'ün üzerinde konaklama kapasitesi, devasa bir meditasyon salonu, iki büyük yoga salonu, kütüphane, detoks merkezi, sattvik mutfağı, derslikleri ve daha birçok alanıyla bu yıl bitmeden hizmet veriyor. Bir yoga külliyesi. Orada eğitim faaliyetleri yapılıyor. Eğitimler, ritüeller ve kolektif ilişkiler yaşanıyor. Gruplar halinde ve belli bir süre kalınıyor.
Yoga külliyesindeki eğitim programları belli bir ücrete tabii. Mesela YogaKioo Festivali yapılıyor. Geçen yıl mayıs ayında Kırklareli merkezde konaklamalı olarak gerçekleşti. Konaklama biletleri ₺ 3.750,00 ve hepsi de tükeniyor. Bu açıdan da yoga bir aynı zamanda endüstri ve ticaret alanı. Sadece masrafları karşılama amacını gütmüyor, bu kazançlarla başka faaliyetler de finanse ediliyor. Çünkü müzikler, yayınlar, sosyal medya, kitaplar gibi çok yönlü çalışmalar devam ediyor. Bu açıdan da gittikçe genişleyen bir hareket.
Hareketin başında Çetin Çetintaş bulunuyor. Orta genç, Hindistan ve Uzak Asya'da yıllarca kalmış biyoloji mezunu bir erkek. Birçok kitap yazmış. Yoganın el kitaplarını hazırlamış. Turuncu renkli elbise içerisinde, enerjik ve esrarengiz bir duruşu var. Umutla konuşuyor. YogaKioo Okulları, YogaKioo Yayınları, YogaKioo Dergi ve Kioo Retreat Center'ın kurucusu. Yoga ile ilgili birçok eski metni Türkçe'ye çevirdi. Röportajlar veriyor. Dersler yapıyor, programları yönetiyor.
Çetintaş'ın verdiği röportajlardan birisinde ileri sürdüğü görüş bir hayli ilginç! Neden dinden uzak bir tutum içerisindesiniz sorusuna şöyle cevap veriyor: "İnsanlar dinden korkuyor. Osmanlıda hemen insanların kafası kesilirdi". Din korku ve Osmanlı özelinde kafa kesen bir inanç olarak imgeleniyor. Oysa Osmanlı da din de çok geniş bir inançlar, antlaşmalar, uzlaşmalar ve çeşitlilikler yelpazesine sahip. Bu kadar Sanskritçeyi bile öğrenme gayretinde olan ve Hint kültürünü geniş bir şekilde okumuş birisi kendi ülkesinin inancını bilmiyor mu? Sanmıyorum.
Ayrıca kendisi de Hindistan'da, çeşitli tapınaklara seyahatler düzenliyor. İnziva seyahatleri yapıyor. Büyük Aruneşvara (Ateş Elementi sembolize eden) Şiva Tapınağı, Şiva'nın Nataraj formunun bulunduğu (Ether elementi sembolize eden) Tapınak'a (Çidambaram Temple) bunlar arasında yer alıyor. Yoganın tapınaklara seyahatler düzenlemesi onun bir inanç tarafının olduğunu gösteriyor.
Türkiye'de yoga merkezleri çoğalıyor. Türkiye'nin ve KKTC'nin en büyük yoga okulu olan YogaKioo Institute İstanbul'da 5, Bursa, Adana, İzmir, Antalya, Gaziantep, Girne, Lefkoşe ve Online Şube ile beraber 13 şube ile faaliyetlerini sürdürüyor.
Çetintaş'ın Youtube kanalı da var. 400'ün üzerinde içeriği bulunuyor. 311 bin aboneye sahip. Onlarca kitap yazıp yayınlıyor. Yoga, bir sosyal aktör tarafından etkili bir kurumsallaşma, gruplaşma, yayın ve kamuoyu üretimine yöneliyor.
İslam maneviyatından kopan gençler ve orta yaşlılar buraya koşuyor. Dayanışma ve arkadaşlıklar sergileniyor. Bireysellik ve özgürleşme arayışı daha çok aile, iş yeri, genel toplum alanlarından bağımsız olma şeklinde ortaya çıkıyor. Freud'un süper ego dediği ve baskıyla tanımladığı toplumdan kaçan bir bireysellik yönelimi egemen burada. Yerleşik din de bunun içinde yer alıyor. Ondan da kopuyorlar. Çünkü onu da baskı olarak algılayan bir bilinçleri var. Ancak öte yandan yeni bir dayanışma ve grup ortamına giriyorlar. "Kendimi geliştiriyorum, "ruhumu yüceltiyorum", "ben" gibi bireysel söylemlere rağmen yogiler, tamamen kolektif bir ortama dâhil oluyorlar. Böylece yogi cemaati doğuyor. Bireyselleşme süreciyle genel toplum ilişkilerinden soyutlanarak kolektif aidiyet duyguları burada tatmin ediliyor.
Yoga, post-truth dönemin yeni dinlerinden biri mi? Düşünmeye devam edeceğiz.