03 Şubat 2019 tarihinde Üsküdar Valide Sultan Gemisi’ndeki ihtifali yazmasam olmazdı.
Medine-i Münevvere’de geçen 5 yıllık öğrencilik hayatımda bana ikinci bir fakülte bitirmişçesine katkıda bulunduğuna inandığım kendisine refakat etme şerefine nail olduğum merhum Ali Ulvi Kurucu’nun vefat yıldönümüydü.
Kızı Sâre ablamız ve damadı Hayreddin ağabeyimizin huzurlarıyla bir anma töreni yapıldı.
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen beyin ev sahipliği yaptığı tören TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmud Bıyıklı beyin sunumuyla icra edildi.
***
Kuran tilavetiyle başlayıp dualarla sonlandırılan programda Sâre hanımefendi, Prof. Dr. Mahmud Kaya, Prof. Dr. Mustafa Uzun ve bendeniz birer konuşma yaptık.
Hafız-ı Kuran, âlim, edip, şâir, münevver, mütevazi, fukara babası, muhterem ve kamil bir insan olan Ali Ulvi Kurucu merhumu elbette ki bütün yönleriyle anlatamadık.
Ama mutabık kaldığımız husus onun örnek bir Müslüman olduğuydu.
Onu yirminci asrın sahabisi diye tanıtsanız hata etmiş olmazdınız.
Bilgisi, kültürü, sanatı, insanlarla ilişkisine baktığınızda ‘İşte örnek Müslüman!’ derdiniz.
***
Gonca Yayınevi’nin yayınladığı Hatırat’ını okuyanlar hayatını oradan öğrenebilirler ama ben 5 sene onun nasıl mütevazi, toparlayıcı, herkesin güvenip itimat ettiği dürüst bir insan olduğunu yaşayarak görenlerdenim.
İçinde bulunduğu toplumda parmakla işaret edilen bir şahsiyete sahipti. Medine-i Münevvere’deki hem Türk toplumunun her kesiminin hilafsız fiili rehberi hem de Medine ehlinin saygı gösterdiği müstesna bir şahsiyetti.
Farklı meşrep, mezhep, siyasi görüş, cemaat ve tarikat mensuplarının itimat ettiği ve meselelerini çözüm için arz ettiği tek insandı.
Çünkü o ayırım yapmaz herkese aynı samimiyetle yaklaşır, dinler ve kendisinden beklenen adımı ivazsız atardı.
***
Medine’ye giden meşhurlar onun misafiriydi genel müdürler, milletvekilleri, bakanlar ona uğramadan dönmezlerdi.
Merhum üst düzeydeki insanlara gösterdiği ilgiyi kapısına gelen en vasıfsız ve en fakir insana da göstermekten çekinmez, derdine deva olmaya çalışırdı.
Bir işçinin problemi varsa üstada koşar, bir fukara hasta olduysa ona başvurur, bir öğrenci sıkıntıya düştüyse ondan medet umardı. O da hiçbirine olumsuz cevap vermez herkesin derdine derman olmaya çalışırdı.
Öğrenci yurdundaki öğrencilerin odalarına gider onlarla sohbet eder, işçilerin davetini kırmaz yanlarına gider unutamayacakları sohbetler yapardı.
Kültür ve edebiyat sohbetlerinin de piriydi!
***
O sohbet ehli bir aydındı. Edip, şair ve sanat ehliydi. Hıfzı çok kuvvetli idi. Ramazanlarda Beşirağa Medresesi’nin terasında hatimle teravih namazı kıldırırdı.
Türkiye’den ehl-i dil meşrebli ve sanatçı ruhlu misafirler geldiğinde onun müzisyen tarafı ortaya çıkardı.
Geceleri Medine kenarında kurulan ehl-i dil meclisinde Ali Ulvi bey misafirleriyle birlikte ilahi meşk ederler, unutulamayacak geceler yaşatırlardı.
***
Onun sohbetlerine doyum olmazdı. Ondaki Peygamber sevgisi ve gençliğe verdiği önem şiirlerinde hayat bulmuştu.
Tek parti döneminde yaşananları anlattığı hatıratı mesaj yüklüdür.
Memleketine olan sevdası anlatılamaz.
***
Mevlana gibiydi. Kapısı herkese açıktı.
Hani şair onun için ‘Her giren cahil girer dergahına/Her çıkan dânâ (alim) çıkar’ dediği gibi ve ‘Her giren çirkin girer, dergahına/Her çıkan rânâ (güzel) çıkar’ dediği gibi Ali Ulvi beyin yanına giren mutlaka ondan faydalanarak çıkardı.
Vefatının 17. yıldönümünde rahmetle andığımız Ali Ulvi Kurucu hayatıyla, şiiriyle, sanatıyla örnek bir Müslüman aydındı.
Allah rahmetiyle muamele buyursun!