"Türkiye ile Güven Yaratıcı adımlar atmaya hazırız"
Nikos Christodulides, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı

Cenevre'de yapılan Kıbrıs toplantısında dile getirildi bu düşünceler.
Tarihe tanıklık etmediğimiz bir gün yok.
Öyle ki 'tarihi Kıbrıs sorunu' dahi çözüme çok yakın.
Christodulides, 'Türkiye'nin rolü en belirleyici olandı. Bunu anlıyorsunuz ve herkes biliyor. Müzakerelerin yeniden başlaması ve Kıbrıs sorununun çözümü konusunda kararların Türkiye tarafından alınacağını söylememe gerek yok' dedi.
Trump geldi, böyle oldu.
Neler konuşulmuş, gelin bakalım.
"Hidrokarbonlar, su ve diğer bazı konularda işbirliğini" gündeme getirmiş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar.
Çok değil daha geçenlerde 13 Mart'ta Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail dışişleri bakanları Atina'da bir araya gelmişti.

Ardından Avrupa Parlamentosu'na Rum milletvekilleri Loucas Fourlas, Michalis Hadjipantela, Costas Mavrides, Geadis Geadi tarafından sunulan ve lehte oy kullanılan "Türkiye, uluslararası hukuka uyarak, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımalı, işgali derhal sona erdirmeli ve askerlerini adadan çekmeli' yönünde çağrı içeren önergesine iki Rum milletvekili Giorgos Georgiou ve Fidias Panayiotou aleyhte oy verince ortalık karışmış, 'hain' ilan edilmişlerdi.
Aynı iki milletvekilinin "NATO üyesi Türkiye'ye, Avrupa Birliği üyesi bir devlet olan Kıbrıs'tan askerlerini çekmesi ve ilgili Birleşmiş Milletler kararlarına dayalı, uygulanabilir ve barışçıl bir çözüm bulmak için yapıcı bir şekilde çalışması çağrısının yinelendiği" yönündeki önergeye evet oyu verdiği notunu da düşelim.
Hikaye şu: İki önerge var. ELAM'ın son dakikalarda sunulan ilk önergeye AKEL "federasyon demeyen bir önergeye oy vermiyoruz" diyerek ret oyu veriyor. Daha sonra her iki önerge Avrupa Parlamentosu'nda kabul ediliyor ve ret oyu veren iki Rum milletvekili için "Bunlar varken düşmanlara ne gerek" deniyor.

Bitmedi, dahası da var.
Cenevre'de başka tarihi anlara daha tanıklık edildi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Christodulides zirve yemeği öncesinde konuşmayıp önerileri dinlediği Rum siyasi parti liderleri ile yaptığı toplantıda Rum Meclis Başkanı Annita Demetriou "Bakanlar Kurulu'nda veto hakkı" veya "Kıbrıs Türklerinin her düzeyde olumlu oy kullanmalarının" mümkün olabileceğini söyledi.
Çok değil, bundan yaklaşık 20 yıl önce Rum tarafının dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan ismiyle anılan Annan Planı'nın oylandığı referanduma Türk tarafı 'evet' oyu verirken Rum tarafının 'hayır' oyu vermesine rağmen adanın tümünü temsil edecek şekilde Avrupa Birliği üyeliği verilmesiyle sürecin hem Kıbrıs hem de Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin kilitlendiği düşünülecek olursa 'sen nelere kadirsin ey konjonktür' dedirtiyor insana.
Ne demiştik: Her şey değişiyor; en 'tarihi çözümsüz' olan sorunlara yönelik bakış bile.
Bu da demek oluyor ki gerçekten büyük 'bir cisim yaklaşıyor' olmalı ki 'birlik olmak' dışında hiçbir seçenek ve en keskin olanı yani karşı karşıya durmak artık seçenek bile olamıyor.