Yaz boyu Bodrum’daki kültür sanat etkinliklerini yaza yaza kabak tadı vermiş gibi görünebilirim... Ama bu kabakların son derece lezzetli olduğunu kim inkar edebilir? Gümüşlük Akademisi’nin atölyeleri, Klasik Müzik Festivali’nin konserleri, Bale Festivali’nin temsilleri nihayetinde yazdıklarım! Hepsi de birbirinden nitelikli ve çok sayıda izleyici çeken etkinlikler.
Bodrum Türk Filmleri Haftası’ndan üçüncü yılında ilk kez söz edeceğim için yazının lezzetine henüz kefil olamıyorum ama yıllar boyu, önce Çevre Filmleri Festivali sonra Bodrum Film Festivali nedeniyle bu şehir ve sinema ilişkisi üzerine edecek birkaç çift sözüm birikti. Önce oradan başlayayım:
Doksanlı yılların ortalarından itibaren Bodrum’daki film festivallerine düzenli olarak katıldı, buradaki sinemasever kitlesini tanıma fırsatı buldum... Her iki başarılı etkinliğin çok hazin biçimde sona erdirilişine de tanık oldum. Ama onların bittiği yerde müzik etkinlikleri artmaya başladı. Çok da güzel oldu. Oysa Bodrum hakikaten gayet güzel bir film festivaline evsahipliği yapabilecek kapasitede bir şehir. Uluslararası olur, tematik olur (gönlüm hep çevrenin, arkeolojinin yanındadır), yarışmalı olur, her düzeyde film festivali yapılabilir Bodrum’da yeter ki akla konsun, bütçe bulunsun ve işini bilen bir ekip kurulsun. Gösterim mekanı var, konaklama, yeme içme, ulaşım son derece elverişli. Sezonda dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin, İstanbul ve Ankara’dan yazlıkçıların yerli halka karışmasıyla oluşan bir izleyici kitlesi var, hem de nitelikli izleyici.
Türk Filmleri Haftası’nı düzenleyen Cinemarine salonları zaten Bodrum Film Festivali zamanında da kullanılırdı. Nuri Bilge Ceylan, Reha Erdem gibi ustalarımızın toplu gösterileri düzenlenip panellerde sinemaları tartışılmıştır! Bu sinemalarla aynı mekanda, açık alışveriş merkezi Oasis’te belediyenin gayet güzel bir kültür sanat merkezi bulunuyor. Çevre Filmleri Festivali’nin de Bodrum Film Festivali’nin de belgesel ve kısa film gösterimleri için çok uygun bir mekandı. Bir de Bodrum Kalesi’ndeki açıkhava gösterileri var ki atmosferi yeter!
***
Türk Filmleri Haftası, salon bulmakta zorlanan, vizyonda yeterince uzun süre kalamayan, gişe hasılatını yeni bir filmi finanse edecek düzeye ulaştıramayan yerli yapımlara dikkat çekme amacıyla düzenlenen bir etkinlik. Cinemarine ve kaledeki gösterimler ücretsiz düzenleniyor. Sinemacılarla söyleşiler düzenlenerek izleyicinin onları tanımasına, sevmesine, yerli filmlere vizyonda ilgi göstermelerinin sağlanmasına uğraşılıyor.
Gişe hasılatının yüzde elliden fazlasını yerli yapımların paylaştığı bir ülke için gereksiz bir çaba gibi görünebilir. Ama o yüzde elliyi bir düzine yerli film çekiyor sadece. Film sektörünün yaşayabilmesi ve bir endüstriye dönüşebilmesi için vizyona çıkan 60 - 70 filmin tamamının yeterli derecede hasılat yapması elzem. Bunu yapmak için Bodrum’da düzenlenen bir etkinliğin somut bir yararı olmaz elbette. Gayet etkin ve başarılı duyurularıyla basına yansıması da başarılı olmasına rağmen, yine de bu yönde bir etkisi olmaz. Ama saygı duyulacak bir misyondur... Ayrıca doğrudan bir festival olarak vaftiz edilmeyip bir hafta olarak tanımlanmasındaki tevazu ve mantık ülkemizde görülmemiş bir şey!
Bu ‘Hafta’, bu minvalde devam edecekse biraz daha popüler olmaya gayret etmesi yerinde olur. Konuk ağırlama kısmında çok zarif olduklarının altını çizeyim ki tereddütler dağılsın. Eğer sadece eşikten atılan ilk adım ise, fırsat bulunca işi büyütmeye niyetlilerse, film seçimini bir sanat direktörü aracılığıyla yapmaları, daha profesyonel bir programlamayla güven telkin etmeleri işlerini kolaylaştırır. O film niye var, bu film niye yok gibi soruların somut yanıtlarını programın kendisi vermeli...
Daha iddialı bir talebi de karşılayabilecek bir operasyona imza atmaları da ayrıca takdire değer.