Okurumuz Serkan Gökbulak “Son düzenlemelere göre işçi yıllık izninin sonraki yıla devri konusunda neler söyleyebilirsiniz” diye soruyor.
İş Kanununa tabi çalışanlar, işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış ise yıllık ücretli izne hak kazanır.
İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi işçinin yaşına ve hizmet süresine bağlı olarak değişmekte olup, hizmet süresi;
a) 1 yıldan 5 yıla kadar (5 yıl dahil) olanlara 14 günden,
b) 5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara 20 günden,
c) 15 yıl (dahil) ve daha fazla olanlara 26 günden az olamaz.
Ayrıca on sekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz.
Yıllık izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmayacaktır.
Yıllık izin, işyerinde yürütülen işlerin nitelik ve özelliklerine göre, yıllık ücretli izinlerin, her yılın belli bir döneminde veya dönemlerinde kullandırılır. İşçi hak ettiği yıllık ücretli iznini, kullanmak istediği zamandan en az 1 ay önce işverene yazılı olarak bildirir.
Yıllık iznin hak kazanılan tarihten itibaren de bir yıl içinde kullanılması gerekmektedir. Ancak uygulamada zaman zaman işçilerin yıllık izinlerinin yıl içinde kullanılmadığı veya bir kısmının kullanılabildiği görülmektedir. Dolayısıyla kullanılmayan bakiye izinler biriktirilmesiyle de sıklıkla karşılaşılmaktadır.
Birçok işyerinde, izin haklarının kazanıldıktan sonra 1 yıl içinde kullanılamadığı, bir sonraki seneye devrettiği görülmektedir. Hatta bazı işyerlerinde, mevzuata aykırı olarak, bu izinlerin karşılığı ‘ücret’ olarak ödenmektedir. Çalışmaya devam eden işçiye bu şekilde izin parası ödenmesi doğru değildir. Yıllık iznin kullanılmaması durumunda bir sonraki yıla devretmeyeceği, yanacağı yönündeki iddialar doğru değildir. Kullanılmayan izinler yanmaz ve işçinin yasal hakkı devam eder.
İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar. Bir başka ifade ile iznin ücrete dönüşmesi sadece fesih halinde mümkündür.
Son yapılan yasal düzenlemelerde de, yıllık iznin devrine ilişkin bir açıklama olmayıp, bakiye izinler birikmeye devam etmektedir. Bu izinlerin, iş ilişkisinin devam etmesi halinde, sadece fiili olarak izin kullandırılarak eritilmesi gerekir.
SGK icra memurları dertli!
Kamu çalışanlarının bize çeşitli vesilelerle iletmiş oldukları sorunlarını zaman zaman bu köşeden dile getiriyoruz. Esasen birçok kamu görevlisinin özverili olarak görevlerini layıkıyla ve hakkıyla yaptıklarını söyleyebiliriz.
Bu kamu görevlilerinden bir bölümü de Sosyal Güvenlik İcra Memurları olup yetkileri ve üstlendikleri sorumluluk ile SGK alacaklarını tahsil etmektedirler. SGK borçluları aleyhinde yaptığı hatalı işlem ve uygulamalardan kaynaklanan tazminatlardan, işlemler veya gecikmelerden kaynaklanabilecek zararlardan ise sorumlu olmaktadırlar.
Böylesine zor bir görevi ifa eden icra memurlarımızın haklarının iyileştirilmesi ve adaletsizliğin giderilmesi gerekir.
Bunun için ufak bir öneri ise, gündemde olduğu gibi, 5510 sayılı Kanun’da değişiklik yapılmasıdır. Yapılacak değişiklik ile Kanunun 40. Maddesinin ikinci fıkrasında yer alan tabloya yeni bir sıra eklenmesi, birinci fıkrasında da bu tablonun işlenmesi gerekir.
Yeni hüküm ise “Sosyal Güvenlik Kurumunda asaleti onaylanmış olmak şartıyla adaylıkta geçirilen süreler dahil, fiili olarak İcra Takip, Haciz ve Satış işlemlerinde çalışan Sosyal Güvenlik İcra Memurları” olmalıdır.