Yıldızın parladığı anlar vardır. Stefan Zweig meşhur kitabında tarihten kesitler vererek kritik kararları ve dönüm noktalarını öne çıkarır.
Bugünlerde tarihin akışında hassas bir evreye tanık oluyoruz. Kimin yıldızı parlıyor ve kimin yıldızı sönüyor acaba?
İnsanlık aynı gemide olduğunu unutuyor çoğu zaman. İster Kuzeyli ister Güneyli olsun insanlığın huzura ve barışa ihtiyacı var.
Ukrayna'da yaşanan acının Suriye'den bir farkı yok elbette. Bosna'da, Felluce'de, Telafer'de nice insan katledildi kadın çocuk demeden. Bugün Ukrayna'da yaşanan trajedi süper güçler için ise sadece istatistikten ibaret.
Etrafımızdaki ateş çemberinin ortasında bir istikrar adası olmak için çırpınıyoruz. Sakin ve dirayetli bir ülke olmak için caydırıcı olmak zorundasınız. Kimseye muhtaç olmadan üretmek ve sınırlarınızı ve hatta ötesini korumak zorundasınız.
Dışarda saygın ve uzlaşmacıyız. Dünya liderleri Türkiye'ye odaklanıyor. Batı medyası ise ateş bacayı sarınca bize göz kırpmaya başladı. Coğrafi koordinatlarımız ve bu toprakları yurt edinmiş azimli millet burayı tarihin kritik evresinde merkez yapıyor.
Post-Ukrayna dönemi dünyada sorgulanıyor ve öngörüler yapılıyor. Ticaretin rotası nasıl etkilenecek? Enerji haritalarında nasıl bir değişiklik olacak? Küresel şirketlerin yaptırımlar sonrası adresi neresi olacak? O kadar çok sorunun cevabı burada ki göremeyene aşk olsun!
George Friedman, gelecek analizi yaptığı kitaplarıyla Türkiye aydınlarını pek de memnun etmemişti. Oysa kapsamlı bir dünya okuması yaptığınızda yükselen merkezin burası olduğu bir gerçekti. Yeter ki içerde istikrar ve birlik bozulmasın.
Türkiye öngörülemeyen hamleler yaptı ve kısa bir zamanda birçok alanda atak yaptı. Elbette çok eksiğimiz var. Demokrasi ve insan hakları başlığında topyekûn iyileşmemiz şart. Bu başlıkları yasalardan çok davranışlarımıza yansıtabilmemiz şart. Dezavantajlı grupları yasalarla değil önce özeleştiriyle ve kültürel idrakle koruyabileceğimizi unutmayalım. Devlet ve toplum dediğimiz olguların her birimiz tarafından vücuda geldiğini unutmadan.
Türkiye'nin niçin önemli olduğunu anlamamız için etrafımızı ve model aldığımız kıtayı net görmemiz gerekiyor. Bölgesel rakiplerimizi ve çevremizdeki ülkeleri baz alıp karşılaştırırsak nasıl bir mesafe kat ettiğimizi anlayabiliriz.
Türkiye'yi bir savaşın içine çekmeye çalışanlara inanmayın. Türkiye tarihinin en aktif ve en doğru dış politika dönemlerinden birine tanık oluyoruz. Toplumsal destek ise çok yüksek. Asıl böyle zamanlarda içeriye bakmak lazım. İçeride toplumsal kutuplaşmalar ve farklı senaryolar için hazırlıklar yapılıyor belli ki.
Meslekler arasında çıkartılan bir kavganın arka planında Türkiye'yi kilitlemek isteyenlerin olduğunu görmek zor değil. Meslek örgütlenmelerinin toplumsal dinamikleri huzursuz etmesi eski alışkanlıkların ve vesayet özleminin yansıması.
Hakeza Türkiye'nin yıldızının parladığı bir dönemde küçük zümrelerin, kuytuların, karanlık odakların bizi içerde boğmasına izin vermeyelim. Nefesi kesilen ve takatsiz kalan PKK, DAEŞ, FETÖ gibi terör örgütlerini örnek alan onların boşluğuna talip olan alternatif yapılara, kandırılmış, kullanışlı şahıslara karşı uyanık olma zamanı.
Onlar o kadar ortada ve görünür halde ki yıldızın parladığı an hepsinin gözleri kamaşıyor korkudan.
Not: Nevruz aziz milletimize ve Türk dünyasına huzur ve bereket getirsin. Bölgemizde ve dünyada barışa vesile olsun. Özellikle yazılarımızı Bakü'den, Tebriz'den ve Kosova'dan takip eden dostlarımızın Nevruz Bayramı kutlu olsun.