Şimdiden başladılar.
Binali Yıldırım’ın Ak Parti’nin 3. Genel Başkanı ve ardından Başbakan olacağı geçen gün neredeyse netleşince köşelerinden başladılar salvoya.
Doğan Medya’nın gazetesi Hürriyet’in bu zamana kadar hiç bir öngörüsü tutmamış, söylediği hiç bir fikir kabul görmemiş yayın yönetmeni eskisi, köşe yazarı Mehmet Yakup Yılmaz bu kez Binali Yıldırım üzerinden hiç bilmediği Ak Parti’yi eleştiriyor.
Neymiş efendim, Ak Parti’de temayül yoklaması denen şey partinin yetkililerine fikir sorulduktan sonra gelen ortaya çıkan temayüle Erdoğan bakmadan cope atar, temayülde şu isim çıktı der ve o genel başkan olurmuş.
Fikrini desteklemek için de bir önceki Genel Başkan Davutoğlu’ndan örnek veriyor. Şehir efsanesi haline getirdikleri, kendilerinden başka kimsenin de inanmadığı bir bilgiyi temcit pilavı haline getirmiş bir kere daha ısıtıyor. O temayülde Abdullah Gül’ün isminin çıktığını, ama Erdoğan’ın Davutoğlu’nu tercih ettiğini sallıyor köşesinden.
Peki o temayülde öyleydi de bu temayülde kimdi? sorusunun cevabını da vermiyor.
Anlamadıkları, anlamlandıramadıkları mesele şu. Ak Parti onlar inanmasa da bir kitle hareketi ve o hareketin bir doğal lideri var. Şu an Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan hem o partinin hala doğal lideri (sevdikleri sıfatı kullanalım onursal başkan diyelim hadi), kanunla verilen yetkiyle icranın başı ve 2007 yılından bu yana resmen, 2014 yılından bu yana halk tarafından seçilmiş ve mayıs başından bu yana da bu ülkenin fiili başkanı.
Binali Yıldırım’ın teknokrat bir isim olması, Erdoğan’ın ta belediye döneminden yakın çalışma arkadaşı sıfatı taşıması, Erdoğan’ın liderliğinde üstlendiği ve başarıyla gerçekleştirdiği projeleri, Erdoğan’la sorunsuz çalışma isteği ve ülkeyi Ak kadrolarla geleceğe taşıyabilme kapasitesi Mehmet Yakup Yılmaz özelinde tüm Erdoğan düşmanlarını çıldırtıyor. Bu ve bunun gibi özelliklere bir de “nifak tohumu” ekemeyecek olmaları çıldırmalarını, “yıldırım çarpmışa” dönmeleri bir anlam kazanıyor.
Tüm bunlara rağmen vazgeçerler mi? Elbette hayır. Ama bir tavsiyem var. Hiç bilmedikleri Ak Parti ile ilgili köşe yazacaklarına, ilelebet tutmayacak fikirler üretip öngörüsüzlük yapacaklarına, emekli olduklarında milletvekili olacakları CHP ile ilgilenmeleri daha mantıklı olur.
Doğal üye ve basın bürosu elemanı gibi çalıştıkları CHP’de Kılıçdaroğlu’ndan ümidi kesmiş olacaklar ki CHP’ye dönüp bakmıyorlar bile. Baksalardı partilerinin kabuk değiştirip bir başka hale döndüğünü görür, tutmayan fikirlerini en azından orada heba ederlerdi.
Aynı dağın yeli
21 Ağustos 2014 yılında Ak Parti’nin ikinci Genel Başkan adayın açıklandığı o toplantı aklıma geldi. Ahmet Davutoğlu ismi temayülde çıkmış ve kongreye tek aday olarak katılacağının açıklanacağı törenden bahsediyorum. İsim açıklandığında yine aynı coşku, yine aynı heyecan vardı. Davutoğlu’nun adaylığının açıklandığı törenle Yıldırım’ın adının açıklandığı tören arasında tek bir fark vardı. Davutoğlu’nun töreninde fon müziği olarak Özhan Eren’in 2011 yılında yazdığı ve bestelediği “Aynı dağın yeliyiz”den vazgeçilmiş yerine Uğur Işılak’ın “İnandık Hakka” bestesi çalınmıştı. Bu törende ise “Aynı dağın yeliyiz” tercih edildi. Bu durum 2011 ruhuna dönüş olarak yorumlanıyor. Bilmem farkettiniz mi?