2013’te Gezici kalkışmanın saldırısına uğrayan Uluslararası İstanbul Trienali yoluna devam ediyor. Bu yıl 3’üncüsü düzenlenen Trienal mülteci sorununa odaklanıyor. ‘Yurtsuzlaşma’ temalı Trienal yarın açılıyor.
Muhteşem bir lokasyon; Şehrin tam kalbinde. Taksim meydanından İstiklal Caddesi’ne girişte hemen sağda yer alan Maksem-Cumhuriyet Sanat Galerisi yarından itibaren çok önemli bir sanat etkinliğine ev sahipliği yapıyor. Ressam Hülya Yazıcı’nın olağanüstü çabalarla hayata geçirdiği ve devam ettirdiği Uluslar arası İstanbul Trienali bu yıl 3-25 Eylül tarihleri arasında gerçekleşiyor. Yarın akşam saat 18:00’de açılışı yapılacak Trienale yerli ve yabancı 40 civarında sanatçı, ‘Yurtsuzlaşma’yı ve göçü konu alan eserleriyle katılıyor.
YERSIZ YURTSUZ
Trienal, (Her üç yılda bir yapılan sanat etkinliği) İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Turkcell’in katkılarıyla gerçekleşiyor. Medya sponsorları arasında ESMEDYA bünyesinde yer alan gazetemiz Star ve 24 TV’nin de katkı sağladığı büyük bir organizasyon bu. Türkiye, Suriye, Lübnan, Avusturya, Bulgaristan, Fransa, Almanya, Kanada, Kabardina Balkar, Slovenya ve İspanya’dan modern sanat üreticileri Trienal’e katılıyor.
Etkinlik, doğduğu ya da seçtiği ülkede yaşama hakkı elinden alınan, göçe zorlanan onbinlerce mültecinin yaşadığı sorunları ‘Yurtsuzlaşma’ temasıyla ve çağdaş sanatın diliyle yeniden sorguluyor. Bu işin çilesini çekmiş Suriyeli, Lübnanlı sanatçıların işleri de Trienal’de yer alıyor.
Göç meselesi insanlık tarihi kadar eski bir sorun. Tarihte yaşanan kavimler göçü, sınırları da kimlikleri de değiştirip dönüştürdü. Mekke müşriklerinin zulmettiği Hz. Peygamberimizin ve ashabının Medine’ye göçü de bu bağlamda ele alınabilir.
Demir yumruğa kadife eldiven
Biz ne yazık ki camia olarak modern sanatlardan uzunca bir süre uzak kaldık. Hala da çok sıcak baktığımız söylenemez. Bu durum acilen değişmeli. Zira modern sanat, bienaller, trienaller gündeme dair söz söyleyen, politik alanlar haline gelen etkinlikler. Nihayetinde sanat toplumları değiştirme ve dönüştürmede kadife eldiven giymiş demirden bir yumruktur. Bakınız Hollywood...
Hülya Yazıcı’nın ifadeleriyle ‘Çağdaş sanat, (contemporary art) insanları düşünmeye davet eden, toplumsal bilinç oluşturmaya yönelik etkinliklerdir. Düşünsel ve estetik algı içerirler. Günlük politikalarla ve olaylarla ilgili mesaj vermeyi de amaçlayan çok önemli bir ‘güç gösterisi’dir aynı zamanda. Sözü etkili söyleme sanatının icracısı konumundaki sanatçılar böylelikle bir toplumu dönüştürme gücüne de sahipler.’
Hülya Yazıcı ‘Bu dönüşüm esnasında bizim amacımız yıkıcı olmamak’ diye çok önemli bir ifadede bulunuyor.
Yıkıcılığı desteklememek, toplumda onarılacak bir şey varsa, bu mesajı güzel ve yapıcı bir şekilde vermek, yanlışları onarmaya çalışmak sanatçının yolu olmalı. Ancak üç yıl önce tüm yıkıcılığıyla bu etkinliği yerle bir etmek isteyenler oldu. Bir önceki Trienal Gezicilerin saldırısına uğramıştı. Pek çok sanatçının eseri parçalandı. Bazıları apar topar ülkelerine döndü. Küratör Hülya Yazıcı çok sıkıntılar yaşadı, bu işleri bırakmayı bile düşündü. Pek korkmuşmuydu da Triemal’den vazgeçmeyi düşünmüştü Yazıcı? ‘Hayır’ diyor... ‘Hayır, korkmak değil, burada insani bir tepki vermeye çalışıyoruz ve başka insanlar tarafından sözde yine ağaçları korumak amacıyla yola çıktıklarını söyleyen bir grup insan tarafından engelleniyoruz. Bu vandallıktı, bu olay kontrol edilemez bir vahşete dönüşmüştü. Daha kötü sonuçları
da olabilirdi ama engellendi. Trienal defterini kapatmayı düşünürken, Türkiye’nin yaşadıkları ve bu coğrafyada yaşanan acılar bir sanatçı olarak beni tekrar dürttü ve Trienali yapmak zorunda olduğumu hissettim.’
Şimdi ben, ‘Hülya Yazıcı’ya yürüdüğü bu yolda destek verelim, aman ha Trienale gidelim’ falan demeyeceğim. Sadece şunu diyeceğim; Sanat cilasıyla zihnimizi ve gönüllerimizi parlatmazsak, eksiklerimizi gidermek amacıyla koşmamız gereken yolda, gıcırtılı kağnılar gibi yavaş yol alacağız. Cumartesi günü oradayım...
GEZiCiLERiN SALDIRISINAUĞRAMIŞTI
2013 yılında ikincisi düzenlenen Uluslararası İstanbul Trienali’nin sürdüğü sırada darbe habercisi kalkışmaya dönüşen Gezi eylemleri baş gösterdi. Ağaç bahanesiyle yola çıkılan Gezi, kısa süre sonra şehri yakıp yıkan bir Vandallığa dönüştü. Geziciler esnafa saldırmanın yanı sıra sanat galerilerini de hedef aldı. O sırada Taksim’de devam etmekte olan İstanbul Trienali’nin olduğu Maksem’i basan geziciler sanat eserlerini tahrip etti, bilgisayarları kırdı. Pek çok yabancı sanatçı İstanbul’dan ayrıldı. 15 gün sürmesi planlanan Trienal erken sonlandırılmıştı.