Rusya’nın Amerika’dan daha tehlikeli olduğunu söyleyen kafayla, “Bütün bunlar Erdoğan’ın bir oyunu” diyen kafa arasında bir fark yoktur.
İlki, koşulsuz boyun eğmemizi ister; “Bütün bunlar basiretsiz siyasetçiler yüzünden başımıza geliyor. Esasında Amerika’nın ve NATO’nun bizimle bir derdi yok... Bütün sorun o basiretsiz siyasetçilerde. Birileri bizi Batı dairesinden uzaklaştırmaya çalışıyor” demeye getirir.
İkincisi, “paralel bir komplo” kurar ve Erdoğan’ı o komplonun içine yerleştirir. “Esasında Erdoğan’a verilen görev Amerikan karşıtlığını oynamasıdır. Bu rolünü oynadığı sürece, AK Parti’nin oylarını konsolide edecek ve iktidarının ömrünü uzatacaktır. Sonra gelsin BOP, gelsin Ortadoğu’nun jandarmalığı...” demeye getirir.
Karşıt gibi dururlar ama aynı odağa çalışırlar.
İkisi de, “Erdoğan’ın durdurulmasını” ister.
İlkine göre, Erdoğan’ın durduracak yegâne formül, AK Parti içindeki Batı’yla uyumlu, AB perspektifini önemseyen, popülizmden uzak siyasetçilerin öne çıkması ve elini taşın altına koymasıdır. Bu da, ancak bir “yarılma hareketiyle” mümkündür. Bu çerçevede, AK Parti içinden çıkmış eski Başbakanlara ve eski Cumhurbaşkanlarına iş düşmektedir.
İkincisine göre, Erdoğan durdurulsun da, nasıl durdurulursa durdurulsun.
İlginçtir, Rusya’nın Amerika’dan daha tehlikeli olduğunu söyleyen kafa, Rus tehlikesini artık güncel bir tehlike olmayan Panslavizm’le açıklamaya çalışır, tarihten örnekler getirerek ikna edici bir “Rus yayılmacılığı haritası” çizer ama Batı’dan türeyen güncel tehlikeleri görmez.
Şu sonuca varmamızı ister: “Basiretsiz siyasetçilerin elinde, uygar dünyadan dışlanmış ve her an kriminalize edilebilir bir üçüncü dünya ülkesi olmaya doğru gidiyoruz. NATO’dan çıkarsak, tarihsel hasmımız Rusya’nın eline düşeriz. Rusya bir kriz çıkarıp, kısa zamanda bizi ‘ham’ yapar.”
Bu kafaya göre, asıl oyun Türkiye’yi NATO’dan koparmaktır; bu oyun da bizzat Erdoğan tarafından kurgulanmaktadır.
Böyle midir?
Erdoğan, Türkiye’yi NATO’dan koparacak oyunların kurgulayıcısı ve nihayete erdiricisi midir? İkinci kafanın iddia ettiği gibi, “görevlendirilmiş” bir aktör müdür?
Bize “Rus yayılmacılığı haritası” çizen ve “aman ha!” diyen arkadaşların, Batı’yla gerilen ilişkilerin temeline neden NATO üyeliğimizi koyduklarını ve niçin tehlike yarıştırdıklarını da açıklamaları gerekiyor.
Rus yayılmacılığı haritasını göstererek, NATO’nun/Amerika’nın tasarruflarına “boyun eğmiş” Türkiye’nin daha evla olduğunu mu anlatmaya çalışıyorlar?
Erdoğan’da “görevlendirilmiş aktör” ya da “tuzağa düşmüş basiretsiz siyasetçi” vehmedenlerin, bizi dramatik bir tercihle karşı karşıya bırakan vaki “tuzaklarla” ilgili bir değerlendirmesi olmayacak mı?
Kimsenin NATO’dan uzaklaştığı yok...
Böyle bir niyet, karar ya da projeksiyon da yok...
Bunun lafı bile yok...
Peki, sizin neden sistematik Batı saldırılarına bir itirazınız yok?
Rus yayılmacılığı tehlikelidir de, NATO ülkelerinin terör örgütlerini silahlandırması ve bu örgütler üzerinden hem Ortadoğu’yu, hem Türkiye’yi tedip etmeye çalışması tehlikeli değil midir?
Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi ve Rusya’yla “kriz hali” devam etseydi, daha mı iyi olacaktı?
Fetullah’ın darbesine niçin karşı çıktınız o halde?
Niçin “karşı çıkıyormuş gibi” yaptınız?
Darbe başarılı olsaydı, Rus yayılmacılığı tehlikesine karşı Batı’nın kol kanat gerdiği “uslanmış” ve “tedip edilmiş” Türkiye görüntüsü devam edecekti!
Erdoğan da durdurulmuş olacaktı ne güzel!