Türkiye yeniden medeniyet coğrafyasıyla ilgilenmeye başladı. Türkiye yeniden İslam coğrafyasında önemli aktör olmayı başardı. Kendi coğrafyasıyla yeniden ilgilenmeye başlayan, bu büyük medeniyet coğrafyasında başarılı olan Türkiye, yeniden durdurulmak, engellenmek isteniyor ve ne yazık ki bu engellenme senaryosunda Türkiye’nin içerisindeki siyasi aktörler ve bazı medya kuruluşları referans olarak gösteriliyor. Bir kaç gündür IŞİD masalları dünya medyasının önemli kalemlerinin köşesinin konusudur ve ne yazık ki bu köşelerde,örneğin Rusya medyası CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun beyanlarına dayanarak Türkiye’yi karalıyor. Siyasi ahlakın dikte ettiği bazı yazılmayan kanunlar vardır. Erdoğan’la baş edemeyenlerin, soluğu ülkeyi karalayarak almaları faciadır aslında! Dışarıdakilere meselenin bu tarafı pek anlaşılmaz. Anlaşılan ve işlerine gelen, ortadaki olumsuz tablodur. Yani içeride siyasilergüya Erdoğan’a “darbe vurdum” derken asıl darbeyi Türkiye’ye vurmaktalar. Diğer taraftan Kobani (Ayn el-Arab) bahanesiyle, sokaklarda vandalların göstermeye gayret ettikleri portre, bilerek ve isteyerek Türkiye’yi güvenilmez ortamolarak sergileme çabasıdır. Sizi bilmem ama ben; vatanına, devletine ve milletine atılan bu boyuttaki iftiraları “demokrasi”olarak tanımlayan başka bir ülke görmedim. Dostların hasret, rahatsız olanların hasetlebaktıkları bir ülkeyi, bilerekten istikrarsız göstermek, IŞİD terör örgütü ile ilişkilendirmeye gayret etmek, vatana ihanetten başka birşey değildir. Türkiye’de bu kadar yalanları, iftiraları, yasadışı dinlemeleri gerçekleştir, sonra deki “demokrasi sorunu var”. Sokaklarda yapılan vandallıkların en küçüğünü, siz Almanya’da, İlgiltere’de, Rusya’da, İran’da yapamazsınız.Sizi içeri tıkarlar. Hele Putin, hiç tahammül etmez. Tüm toplumu ayaklandırır ve resmen ajantitrinin sahibi olursunuz. Putin biliyormusunuz ne yaptı? Dışarıdan parasal destek alan, fonlardan beslenen tüm STK’ları kapatma emri verdi. Sadece bir şartla devam edebilirler. Bu STK’lar, resmen para aldıkları ülkelerin, “Rusya’daki resmi ajanıdır” formuna imza attıktan sonra devlet diyor ki, “tamam sana bir engel çıkarmam, ancak toplum seni iyi tanımalıdır ve bilmelidir ki yarın demokrasi adıyla sokaklara çıkıp protesto ettiğinde Rus vatandaşı kimliğini değil, bağlı olduğun ülkenin ajanı kimliğini görsün ve kimse senin zekanla kalkıp devlete, hükümete demokrasi dersi vermesin”.Düşünebiliyor musunuz? Putin’ce bir karar olmuş aslında. Türkiye’de şimdi boy gösterenleri gördükçe, medyadan atılan iftiraları okudukça, etrafta bunca düşmanı ve bu düşmanlara, içeriden bazılarının verdiği (bilerekten veya bilmeyerek) desteği anladıkça, Rusya’da Putin’in önüne geçmeye gayret ettiği meselenin içeriğini kavrıyorsun. Her ne kadar demokrasi kurallarını çiğnese de, adam ülkesine yönelen tehdidin farkında! Sadece Putin değil, parlamentoda bulunan tüm muhalif partiler de farkında. Türkiye’nin ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nu Rusya’nın ana muhalefet lideri Komünist Parti Genel Başkanı Züganov’la kıyaslamak geçti içimden. Ama yapamadım! Çünkü Züganov, Devlet Başkanı Putin’e diyor ki, “daha fazla ileri git. ABD’den korkma, ne yaparsa yapsınlar. İsterlerse yaptırımları ağırlaştırsınlar. Suriye’ye de git, Ukrayna’ya da. Gerekirse 3. Dünya Savaşını başlat. Yeter ki Rusya yeniden büyük ve tek güç olsun.” Bu arada Züganov da aşırı Esad’cı!
Acaba farkına varan var mı?
Bir çok düşünce kurumları, ciddi üniversiteler, uluslararası dalda önemli akademisyenler Türkiye’yi yakınen takip etmekteler. Mesela, Moskova Devlet Üniversitesi kendi akademisyenleri arasında anket yapmış. Bu akademisyenler sıradan isimler değil. Bir zamanlar Sovyetler Birliği’nin Amerika’da büyükelçiliğini yapanlardan tutun, devlet büyüklerine danışmanlık yapanlara, bir takım devlet sırlarına şahitlik etmiş soğuk savaş döneminin duayenlerine kadar ciddi isimlerdir. Bu ankette en fazla ilgi gören ve kendinden saygıyla sözettiren liderlerin listesinde Erdoğan başta gelmektedir. Kitapları en çok okunan “stratejist” olarak ise Davutoğlu’ndan hürmetle bahsediliyor.
Dünya; senden, ülkenin yıllar sonra bu kadar güçlü hale gelmesinden, senin Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’ından sevenler övgüyle, sevmeyenler kıskançlıkla bahsetsin, sen ise bindiğin dalı kes. Amerikan Başkan Yardımcısı’nın IŞİD yalanından dolayı özür dilemesi dünya medyası için anlamlı bir kapak oldu ama ne yazık ki bu ciddi olay bile Türkiye’nin bazı yazarlarının, kinden beslenen yazılarını durduramıyor. Türkiye’nin iç meselelerinden yazmak istemezdim. Zira yasalara göre yabancı uyruklu bir gazeteci olarak buna hakkım yoktur zannediyorum. Lakin kendi vatanım olarak gördüğüm Türkiye’ye alçakça edilen hakszlığı, bu ülkenin suyunu içip, ekmeğini yeyip haince senaryolar içerisinde yer alanları gördükçe, köşelerinde kinden beslenen yazılarla ülkenin geleceğini baltalayanları okudukça, bunca emeğine ve çilesine rağmen Erdoğan’a atılan iftiraların nedenini anladıkça, bu ülkeye gönül verenlere yapılan vicdansızlığa isyan ediyorumve “Yeter artık!Türkiye’ye ihanete bir son verin” diyorum.