Yeşil çay dünyada en çok tüketilen içecek olarak biliniyor, tabi sudan sonra. Özellikle Uzak Doğu toplumlarının günlük yaşantısının vazgeçilmez bir ritüeli. Bu bakımdan etkinliğine yönelik saha çalışmaları sıklıkla bu ülkelerden geliyor. Yeni yayımlanan bir kapsamlı değerlendirme çalışmasında yeşil çay tüketimi arttıkça erkeklerin korkulu belası olan prostat kanseri riskinin de azaltılabildiği sonucuna varılmış. Çalışmada dikkati çeken husus yeşil çay, Japon yeşil çayı (Oolong) ve siyah çay arasındaki etkinlik farkı. Japonya’da yapılan çalışmalarda Japon yeşil çayının prostat kanserinin önlenmesinde belirgin bir etkisi bulunmadığı görülüyor. Aynı şekilde siyah çayın da bu amaçla etkisiz olduğu tespit edilmiş. Buna karşılık yeşil çayın günlük tüketilen yeşil çay miktarı arttıkça prostat kanseri riskinin de belirgin bir şekilde azaldığı görülmüş. Bu bakımdan önerilen günlük yeşil çay miktarı yedi bardak. Önerim şekersiz olarak tüketilmesi, çünkü kanser hücrelerinin şekeri kullanarak büyüdüğü biliniyor.
Aslında yeşil çay, Japon yeşil çayı ve siyah çay aynı bitkiden elde ediliyor; Camellia sinensis. Ancak üretim şekilleri farklı. Yeşil çay herhangi bir işlem uygulanmadan hazırlanırken, Japon yeşil çayı (Oolong) yarı fermentasyon, siyah çay ise tam fermentasyon işlemine tabi tutuluyor. Uygulanan bu işlemler sırasında yeşil çay içerisindeki temel etkili madde grubu olan kateşinler değişime uğruyor. Yeşil çayda etkili bileşen olan epigallo kateşin gallat (EGCG) oranı Japon çayı ve siyah çayda kompleks bir yapıya dönüştüğünden (teaflavin, tearubijen) azalıyor. Nitekim yapılan moleküler araştırmalar prostat kanserinin önlenmesinde başlıca etkili maddenin EGCG olduğunu ortaya koyuyor. EGCG’ın kuvvetli antioksidan etkisi ile kansere yol açan kimyasallar, çevresel toksinler gibi etkenlere bağlı olarak vücutta oluşan serbest radikalleri önlediği ve bu suretle kanser gelişimini baskıladığı bilimsel çalışmalr ile ortaya konuluyor. Toplum olarak başlıca popüler içeceğimiz olan siyah çayın içerisinde EGCG oranı maalesef oldukça düşük. Bu bakımdan günlük yaşantımızda yeşil çaya daha fazla yer açmamız akılcı bir yaklaşım olacaktır.
Hiç şüphesiz yeşil çayın tadı çoğunluğumuzun pek alışık olmadığı bir tat. Bunun için çözüm, farklı aromalar ile çeşitlendirmek; yasemin çiçeği, bergamot uçucu yağı, limon kabuğu, tıbbi nane gibi. Siyah çay, Japon çayı ve yeşil çayın ortak bileşeni ise kafein. Kafeinin fazla tüketiminin stres ve uykusuzluk sorununa yol açmasının yanı sıra mide asidini artırdığı için gastrit ve reflü hastalarında şikayetleri artırması, böbrek sorunu olanlarda böbreklere yük getirmesi gibi olumsuz etkileri söz konusu. Ancak kafein taşıyan içecekler arasında en düşük kafein oranı yeşil çayda. Bir büyük kupa bardak yeşil çayda 35-40 miligram kafein varken, siyah çayda kafein miktarı 3 misli daha yüksek (110 miligram). Filtre kahvede ise kafein oranı bayağı yüksek; 200 miligram. Bu bakımdan da yeşil çay önemli avantaja sahip.