Bugün yeşil çay ile ilgili yapılan iki araştırmadan bahsedeceğim. Biri yeşil çayın ‘algı’ üzerindeki etkisi, diğeri ise kaplıcada içildiğindeki etkisinin nasıl arttığı üzerine.
Yeşil çayın sağlığımız üzerindeki etkilerini bilimsel olarak ortaya koyan yeni araştırmaların sonuçları yayımlandıkça şaşırıyoruz. Kısa bir süre önce açıklanan bir çalışmanın sonuçları yeşil çayın şimdiye kadar bilinmeyen bir başka etkisini ortaya koyuyor. İsviçre’deki Basel Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından yapılan çalışmada yeşil çayın demans hastalarında algılama kapasitesini artırabileceği öngörülüyor.
Sağlıklı erkek gönüllülere yeşil çay özütü içeren bir içecek verildikten sonra ‘çalışma hafızası’ anketini çözmesi isteniyor. Ardından bu etkinliğin beyin aktivitesinin nasıl etkilediğini tespit etmek amacıyla manyetik rezonans görüntüleme sistemiyle beyin aktiviteleri ölçülmüş. Yapılan değerlendirmede beynin paryetal ve frontal korteksleri arasında iletişimin arttığı gözlemlenmiş. Beynimizde frontal korteks konuşma, hareket, duygular, planlama ve problem çözme; paryetal korteks ise hareket, uyum, tanıma, algılama, kavrama gibi işlevlerden sorumlu olan kısımlar. Dolayısıyla araştırmacılar sonuç olarak yeşil çay özütünün demans gibi nöropsikiyatrik bozukluklarda algılama bozukluklarının tedavisinde yararlı olabileceğini düşünüyor.
KAPLICADA İÇİLİRSE DAHA ETKİLİ OLUR
Dikkatimi çeken bir başka araştırma ise kaplıcada yeşil çay içmenin yararlı etkisini artırabileceği şeklindeki ufak ölçekli bir klinik çalışma. Bilindiği gibi yeşil çayın en çok tüketildiği yerler Uzakdoğu toplumları. Japonların bir başka tutkusu ise kaplıcalar, en azından geleneksel Japon aileleri için. Bir ada ülkesi olmasına rağmen kaplıcaya gitmeyi, denize gitmeye tercih ediyorlar. Yeşil çayın temel etkili bileşenleri kateşinler, özellikle yazılarımı takip edenler bilir; epigallokateşin gallat. Kateşinler kuvvetli antioksidan etkisiyle yaşlanmanın olumsuz etkilerini giderdiği (antiaging), yağ yakıcı etkisiyle zayıflamaya yardımcı olduğu, kanserden yangılı hastalıklara kadar geniş bir hastalık grubu üzerinde etkinliği deneysel ve klinik olarak ortaya konulan bileşenler.
Japon araştırmacılar Japon toplumunun insan sağlığı için önemli bu iki tutkusunun birbiriyle ilişkisini incelemiş. Dört gönüllüye önce kaplıcada yeşil çay içirilerek alınan kan örneklerinde önemli olan kateşinin (epigallokateşin gallat) serum seviyesi tespit edilmiş. İki gün aradan sonra, bu defa normal ortamda, yani kaplıca dışında, yeşil çay verilerek yine serum seviyeleri ölçülmüş. Sonuç olarak kaplıcada yeşil çay içilmesiyle epigallokateşin gallatın kanda daha yüksek erişime ulaştığı gözlemlenmiş.