Kurttan sesler korosu yurt arama damarını yokluyor. Yurdunu provoke ederek yurt arayan, İnegöl'de kendini arayan adamın ikizi gibi.
Yine yüzümüzde ince bir tül gibi ifade rüzgâr aldıkça her esene her sene gülüyoruz.
Ağzımızda ufalanan, aynı yerde yürümekten aşınmış ayakkabı tabanı gibi müzmin saçma konulara, gıcır gıcır gülmeler harcayacak değiliz. O sebeple gülüp geçiyoruz.
Bugünkü yazımda biraz potpori yapacağım. Bazen bayat konulara bir sayfayı harcamak kalemin sitemine denk getiriyor insanı. İstanbul'daki tatil valizi çeyizlik bölümünden 96 parça kâğıt bardak takımı çıkarmış, bir görseniz nasıl sevinçliler. Hizmete o kadar açlar ki en ufak kırıntının başına üşüşüyorlar.
Bir tanesi de Mezarlık Bidonuna serenat yapıyordu. Yıllarca bir kesimin insanını iradesinden dolayı " Bidon kafa" diye yaftalayan güveler, şimdi mezarlık bidonuna şiir yazıyor. Başlık öneriyorum "Yeşil Başlı Gövel İbrik".
Hatırlayalım, beyin hücreleri beyin boşluğuna yenildiği için, sadır olan zekâ cücüğüyle gazeteciliğini kombinleyen biri. Mezarlıkta ibrik görmenin zafer sarhoşluğuyla şiir yazdı. Zafere o kadar susamışlar ki bağışıklıklarını bidonla güçlendirmeye çalışıyorlar. Yeşil ibrik gören adam, İBB'nin misafir odası müdavimine çok dramatik bir şekilde uzun uzun teşekkür etti.
Buradan neyi anlıyoruz.
Ne yapmadığınızın farkında oluşunuz, yaptıklarınıza kahkahalarla gülüyor aslında.
Hallerden hallere bu kadar kolay geçişinizin tek sebebi var, asla aptal değilsiniz.
Kaosçular kaşısın kanarsa bizimdir dediğiniz olaylardan biri de Yurt olayları. Ak Parti zamanında yapılan yurtlara sizin eserinizmiş gibi konuyorsunuz onu anladık da, yapımına 2018'de başlanılan Yurt inşaatlarını niye durdurduğunuzu anlayamadık!
"Dağlara Gel" adlı türküyle parklara çağıran buluttan eylem kapanlara sorulacak soru. Madem dağlara geleceksiniz, yurtta neden yurt arıyorsunuz. O türküyü kime söylüyorsunuz.
Yurt pankartlarını çitileseniz, pudra basıp makyajını tazeleseniz de oradan bir Gezi çıkmaz... Öğrencileri neye yönlendirdiğinizi de çok iyi görüyor oluşumuz sizi kaşındırıyor olsun.
Ne diyelim, otobüslerden attığınız öpücüğün dorsesi üst geçide takıldı.
İstanbul, ellerim kırılaydı da oy vermez olaydım diyenlerin dert taşı olmuş. Kışın " Keşke İstanbul'u kar lastiği yönetseymiş" dedik. Yazın da " Keşke sinek ilacı yönetseymiş" diyenleri duyduk. İşler iyice zamansız cacığa, cıvıklığa dönüştü.
İstanbul siyasi nefrete ve şımarıklığa ve burnundan konuşanların ukalalığına kurban edildi. Makam koltuğuna otursa, yağ bağlamaya fırsat bile bulamayacak cüssesini, sahilde güneş kremine banmalara doyamayan şahıs nereye varacak?
Cevap: Hiçbir yere varamayacak çünkü bozuk otobüslerden birine bindi.