Ne demiştik; " Her şey çok güzel olacak" adlı sünmüş slogan yerini "Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" sloganına teslim etti bile. Bakın sünnet düğününde dönen semazenden Mevleviliğin hakikati öğrenme yarışını bıraktınız bence, güzel haber.
Ben şimdiye kadar olan yazılarımda, kış geldiğinde " Keşke İstanbul'u kar lastiği yönetseydi" benzeri başlıklar kullandım.
İsim hiçbir zaman zikretmedim, sebebi mezkûr şahıs ismiyle kalaylanmak ve bu esnada parlatılmak isteniyordu. İstanbul için gerekli olmayan tek malzemeye oynayıp vazgeçilmez olma kibriyse onu uçan balon olma konumundan başka hiçbir yere taşımadı.
Hikâyesi yoktu çünkü, broşür bile değildi. İstanbul iddiası yoktu. İstanbul onun için Fazilet durağıydı; ne inen vardı ne de binen ama her şey dirseğe kadar kıvrılmış artistik bir gömlek manşetine bakıyordu.
Cümle kuramıyordu, çünkü İstanbul'un geldiği mana ikimize de yeter diye düşünüyordu. Öyle olmadı. Ağzını sildiği peçeteyle sanırım vaatlerini de süpürdü. Böylesi derinlemesine temizlik oto kuaföründe bile yoktu.
Böyle devam etmeyeceğim tabi... Keşke o antrikotu yeseydi de İstanbul bu zalimliği hiç yaşamasaydı, demekten başka çaremiz de yok. Bu sefer bütün ajansın ve bagaj tıkayıcıların planları hurda. Öyle ağaçlar, yapraklar, haliç leyleği, karton bardak, tavada levrek, çilingirden habersiz İngiliz anahtarıyla geyik... Hepsi çer çöp.
Bu sefer kostüm krizi yaşamayacaksın, çünkü halk senin her yüzünü gördü. Pazarın kapandı, elinde kalan tezgâhları da asker gibi dizdiğin zabıtaya teslim et. Bu sefer aşiret düğünü gelini gibi seni takıp takıştıranlar da yok; sade bir törenle kaybedecek oluşunla yüzleşebilirsin.
İstanbul kendini yıllarca gurbette hisseden Ayasofya'nın sırdaşıydı, İstanbul'u gurbetinden döndürecek isim bu sırrı biliyordu, hiç uzatmadan madde madde şık şık Murat Kurum'un neden kazanacağını yazacağım.
Murat Kurum'un rakibi asla bir tatil valizi değildi.
Neden?
Onu da yarın yazacağım...
Bugün sadece gözlük camlarını sildim.
Yarın yakını mı uzağı mı göremedin, onu yazacağım.
Beyninin miyop olup uzağı düşünemediğini hiç yazmıyorum bile.