Türkiye’nin Kuzey Irak’taki PKK hedeflerini başarıyla vurmasının arkasında ‘yüzde yüz yerli istihbarat’la yapılan hedef tespitinin yattığına ilişkin haberi önceki gün STAR’da okudunuz.
Kandil ve çevresindeki yönetim merkezleri, silah-mühimmat cephanelikleri, bilgisayar ve iletişim merkezleri, sadece üst düzey birkaç örgüt yöneticisinin bildiği nakit paraların saklandığı gizli kasalar, militanların ihtiyaçlarının depolandığı lojistik merkezleri, motorlu araçlar ve ısınma için kullanılan yakıt tankları, elektrik aktarım hatları ve trafolar vurulmuştu.
- Bu noktalar önce ‘saha istihbaratı’ ile belirlendi;
- Yerli veri toplama, iletişim ve seyrüsefer yazılımları ile donatılan insansız hava araçları ile doğrulandı;
- Operasyon TSK’ya ait Awacs iletişim uçağından koordine edildi;
- Yerli iletişim, hedef belirleme ve atış sistemleriyle donatılan F-16’lar, ‘yerli füze’ ile hedefleri vurdu.
Daha önce nasıl oluyordu?
- Türkiye, PKK hedeflerini belirlemede ABD ve İsrail istihbaratından gelen bilgileri kullanıyordu.
- Havadan hedef ve hareketlilik tespitinde İsrail’den kiralanan İHA’lar kullanılıyordu. Bu İHA’lardaki görüntü alma ve iletim ve seyrüsefer yazılımları da üretici ülke tarafından sağlanıyordu.
- Operasyonlar o günlerde Türkiye’nin sahip olmadığı ABD Awacs’ları tarafından izleniyordu. Bu nedenle tüm operasyonlar önceden ABD tarafından biliniyordu.
Bu noktada, PKK’lı Cemil Bayık’ın İngiliz Daily Telegraph gazetesindeki “ABD ile dolaylı kanallar aracılığıyla temasa geçtik” açıklamasını hatırlayalım!
Ancak bu ‘eski güzel günlere dönüş’ çağrısı Washington’dan “PKK bir yabancı terör örgütüdür” karşılığı aldı.
***
Bu ‘yerli’ istihbarat deneyimi, sadece teröre karşı başarılı bir operasyon sağlamadı, aynı zamanda PKK kamplarına yönelik silah ve lojistik ve ‘yabancı ziyaretçi’ trafiğine ilişkin çok önemli bilgiler de sağladı.
Bu bilgilerden ‘şimdilik’ bir önemli notu paylaşmak gerek:
Kandil’e silah ve mühimmat desteği, Talabani’nin partisi YNK kontrolündeki Süleymaniye üzerinden İran’dan geliyor.
Aşağıdaki bilgiler de bu anlamda önemli:
Rojavalı Kürtler: İran kışkırtıyor
Suriye Kürt İlerici Demokrat Partisi (PDPKS) ve Suriyeli 16 siyasi partinin bir araya gelmesiyle oluşan Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) İstanbul temsilcisi Ahmet Kasım, bir süredir önemli açıklamalar yapıyor. PDPKS, 1957’de Hafız Esad’ın diktatörlüğüne karşı kurulmuş bölgenin en eski partisi. Ancak 58. Yaşını Haziran’da İstanbul’da ‘sürgünde’ kutladı.
Ahmet Kasım, özetle şöyle diyor: “Suriye devrimi başladığında Esad, Kürt partilerine mesaj gönderdi; ‘yanımda yer alın, muhalefeti yenelim; sonra haklarınızı vereyim’ dedi. Teklifi sadece PYD kabul etti. Ardından Murat Karayılan ve PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, İran’da Esad rejimi ve İran devletiyle bir anlaşma yaptı. Ardından PYD, bölgedeki diğer Kürt partilerin faaliyetini sınırladı. Ekim 2014’te Duhok’ta Suriyeli Kürt partiler anlaştık; Irak’ta eğitilmiş 5 bini aşkın Rojavalı Peşmerge vardı, bunlar Suriye’ye geçerek bölgemizi koruyacaktı. Rojava da tüm partilerin katılımıyla yönetilecekti. PYD buna imza attı, ancak sonra feshetti. Bölgeye Peşmerge’nin girişine izin vermedi. Bölgede Baas rejimi PYD eliyle Kürtçe olarak uygulanacak.”
Ahmet Kasım, PKK için de aynı ‘desteği’ işaret ediyor: “PKK kendisine destekçi bulmak zorunda. Bu destekçi İran’dır. İran PKK ile oynayıp, ortalığı birbirine katabilir.”
Sadece son bir aydaki ‘İran-PKK işbirliği’ne ilişkin haberler bu örgüyü destekliyor.
***
Tesadüfe bakın ki bu süreçte Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde ‘başkanlık krizi’ çıktı. Başkan Mesut Barzani, başkanlık yasasının değiştirilmesi teklifini ‘darbe’ diye niteledi. Teklif, Celal Talabani’nin partisi YNK’nın öncülüğünde verilmişti.
Kuzey Irak’taki bu tartışmaya kim müdahil dersiniz?
Bildiniz!
İran’ın, Barzani’ye karşı (Talabani’nin hastalığı nedeniyle eşi Hero İbrahim Ahmed tarafından yönetilen) YNK’yı ve birkaç küçük partiyi desteklediği sır değil.
Peki İran’ın Kuzey Irak ‘temaslarını’ kim yürütüyor?
Devrim muhafızları Komutanı General Kasım Süleymani. Kendisini, kah Esad’ın, kah Hizbullah’ın, kah Irak’ta kurduğu Şii milis ordusunun başında görüyoruz.
Barzani’nin Türkiye ile petrol anlaşması yaptığını, PKK ile mücadeleye destek verdiğini, PYD’nin de Suriye’deki ‘Barzani yanlısı’ Kürtleri zorla Erbil ve Türkiye’ye göç ettirdiğini hatırlatalım.
Barzani İran destekli darbeyi nasıl atlatacak, göreceğiz.
Zira İran ‘içeriden’ destekçi bulmakta zorlanmıyor.
Tıpkı, bugünlerde ‘barışçı’ ve ‘yolsuzluklarla mücadele eden’ ülke propagandalarına Türkiye’den destekçiler bulabildiği gibi...