AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım seçim kampanyasını yerel kalkınma esası üzerinden yürütmeye çalışıyor. Rakipleri oralı değil. İlginç söylemleri var Binali Yıldırım’ın. Diyor ki normal olarak bir şehirde geleceğe dair hayaller kurulur, gelecekteki şehir tasavvuru konuşulur. Oysa İzmir tam tersini yapmak zorunda kalıyor. Niçin? Eğer insanlar 30-40 yıl önceki İzmir’i özlüyorlarsa bu, İzmir’in ileri gittiğini değil gerilediğini gösterir. Peki, bu bir yerel yönetim ve yerel kalkınma sorunu değil midir?
Aziz Bey, Binali Bey’e ‘10 yılda ne yaptın’ diye soruyor. Binali Bey, ‘acaba on yıldır belediye başkanı ben miydim’ diye sormak zorunda kalıyor. Buna rağmen Binali Bey’in yaptığı onlarca iş var. Çevre yolu, İzban, Konak Tüneli, hava limanı terminalleri, Kemalpaşa-Turgutlu demiryolu hattı, İzmir-İstanbul otoyolu, hızlı tren adımları... Aziz Bey’in ekip sorunu var diyorduk ya. Belli ki seçim ekibinde de sorun var. Aziz Beye ‘mahcup olacağın konuları gündeme getirme’ diyecek bir akıl yok anlaşılan ekipte.
Berkin ve Burak Can’ı kaybetmenin acısı hepimizi sarstı. Ölüm karşısında biz rahmet dileriz ve susarız. Kalabalık “ölenle ölünmez” diyerek devam edecek yoluna, ancak anneleri, yavrularıyla birlikte bir parçaları ölmüş halde, yarım yaşayacaklar kalan ömürlerini. Ölüm üzerine susmak esastır. Ölüm herkesi susturacak kadar büyük hakikatidir dünyanın.Ölüm karşısında susmak insani bir haslettir. Demokrasilerde ise esas olan konuşmaktır.
Sokaktaki havaya bakın, sanki seçim bilinmez bir tarihe ertelenmiş gibi. Halbuki seçime iki hafta kaldı. Sandık üzerinden tercih belirtmek bu kadar yakınken, taş neden girer devreye? Sokakta taş ağır olabilir ancak demokrasi hesabında oy taştan daha ağırdır. Tabii ki “oy taştan daha etkilidir”. Konuşmak... Bunu daha geniş bir açıdan ele aldığımızda oy atmak da metaforik olarak konuşmaktır.
Binali Bey’in rakipleri yerel kalkınmaya dair bir vizyona sahip olmadıkları için olsa gerek, hala bu ölümleri ve ortaya çıkardığı tartışmaları konuşuyorlar. Oysa İzmir’in konuşulması gerekmiyor mu? Biz yerel seçim mi yapıyoruz, genel seçim mi? Nerede projeler?
CHP’liler, İzmir şu kadar verdi bu kadar aldı hesabından başka argüman bulamıyorlar. Bunları dinleyen bazı yerel yönetim cahili gazeteciler de olur olmaz yazılarla Aziz Bey’in beceriksizliğini örtmeye çalışıyorlar. Eğer her ile, verdiği vergi kadar para gönderilirse bu ülkenin birlik ve beraberliği nasıl sağlanacak demek gelmiyor onların kıt aklına. Aziz Beye, elindeki parayı niye yatırıma dönüştüremiyorsun diye soran yok. İzmir’de deniz ulaşımı niye yerinde sayıyor diyen kaç kişi var? Kişi başına düşen park yeri sayısı bakımından bırakın Ankara ve İstanbul’u Türkiye ortalamasının bile altında kalan İzmir’de bu ne haldir diyecek bir gazeteci ara ki bulasın. Yeşil alan bakımından İzmir’in içler acısı halini sorgulayacak bilgi birikimi nerede?
Büyük potansiyelini harekete geçirebilecek iradeye ihtiyacı var İzmir’in. İzmir, potansiyelinin yüzde kaçını kullanıyor acaba? Bunu kullanmak için yeni bir yerel yönetim anlayışına ihtiyaç var. Yatırımcıyı kaçırmayacak, onların önünü açacak bir anlayışa...
İzmir 1.4 milyon turist alıyor. Antalya 11, İstanbul 12, Muğla 4 milyon. İzmir’in neyi eksik? Kültür, deniz, tarih, iklim...Yerel yönetimlerin işi yerel kalkınma değil mi? Bunun için çok çeşitli yollar varken yap işlet devret projelerini Aziz Bey peşkeş çekme olarak niteliyor. Bu kafa ile nereye gidilebilir ki? Diyelim hava alanı iç hatlar terminalini yap işlet devret modeliyle devlet kasasından tek kuruş çıkmadan yapmanın neresi peşkeş sayılabilir?
İzmir’in ana imar planları yok. İzmir’de yok Çeşme’de yok. Oysa bu planlar bir şehrin anayasası. Bu kadar tembel ve iş bilmez yerel yönetimler oldukça iş zor. İzmir’in bugünü ve yarını hatta öteki yarınları da heba oluyor.
‘Biz yaparak geliyoruz’ diyor Binali Yıldırım, ‘arkamızda dağ gibi işler var, ağzımızdan bir söz çıkmışsa bilin ki yapılacaktır.’
İzmir’de bir çelişki var Binali Bey’e göre. Geçmişi özlemek yerine geleceği hayal etmek gerekirken böyle olmuyor İzmir’de. Beceriksiz yerel yönetimler İzmirlileri geçmişi özlemek zorunda bırakıyor.