Grubun puan alamamış takımını bulmuş karşısında, daha fazla topla oynama yüzdesiyle; rakip sahada fiyaka yapmaya kalkmak güzel de, bunu etkinlikte işe yarar hale getirmek önemli... Top, çeviriyor, rahat çıkıyor ve yeterli sayıda atak fırsatı buluyordu ama; iş sonuç almaya gelince tıslıyorduk.
25’inci dakika civarında, G.Saray kendi arasında üst üste tam 20 pas yaptı ama; topu 2 metre öteye götüremedi. Üstelik sonunda da karşı atak yedi. Bu durumda isabetli pas oranı yüksek olsa ne olur, olmasa ne olur!... Topa daha fazla sahip oldun da, o süre içinde sana gümüş madalya mı taktılar. Önemli olan efektif oynamak... Yaptığını işler hale getirmek. Sonuç almak. Verimli olmak.
Adamlar ilk yarıda; üstüne anca iki defa gelebildi, gol buldu. Olayl bu!
***
Rodrigues, Don Kişot gibi sanki yeldeğirmenlerine saldırıyor... Kontrol yok, amaç yok, denge yok, bilinç yok. Adamın sürati var, navigasyonu yok. Şaşkın ördek misali, koşuşturacak yer arıyor.
Eren Derdiyok desen; mütekait Mahmut efendi pozlarında, vakit öldürüyor. Futbola karşı miskin, takımına karşı küskün...Onyekuru fazla kuru. Azıcık nemlendirmek gerekiyor.
Bu adam, yerden bir karış yükseklikteki ve üstelik bomboş kalan topa; adeta yerde emekleyerek kafa vurmaya kalktı. Yuh artık!
***
Görünüşte topu daha iyi çeviriyor gibi görünen, ama aslında havanda su döven G.Saray; ikinci yarıya da kendini rektifiye etmeden çıkınca, Lokomotiv Moskova’nın rayları altında kaldı.
Dönüşte mazeret hazır... Hava çok soğuktu. Zemin berbattı. Gökyüzünden kuşlar pisledi. Yeraltından solucanlar çıktı.
At Debreli Hasan, okuyan inlesin!